Hafta sonu sandık başındayız.
Ortaya karışık bir seçim atmosferi izliyoruz aylardır.
Çok önemli hayati bir seçim olduğuna inananda var.
Yerel yönetimlerdeki rantın paylaşımı kavgası olarak görüp fazla ciddiye almayanlarda.
İki tezinde haklılık payı var aslında.
Ama can sıkıcı bir başka detay var bana göre;
Olaya partisel olarak bakma alışkanlığımız bizlere adayların kalitesini sorgulamamıza engel oluyor.
Oysa yerel seçimlerde tek derdimizin adayların kalitesi, niteliği, niceliği olmalı.
Mesele herhangi birini belediye başkanı yapmaktan ibaret değil ki.
Deyim yerindeyse birisine şehrin anahtarını vereceksiniz beş yıllığına.
Kalitesi nedir.
Kariyeri nedir.
Gerekli liyakatasahipmidir.
Hırlımıdır.
Hırsızmıdır.
Arsızmıdır.
Yolsuzmudur.
Özgül ağırlığı varmıdır.
Yalancımıdır.
Sözünün erimidir.
Kibir abidesi bir narsistmidir.
Veya kapısını çaldığınızda sonuna kadar açacak bir halk adamımıdır.
Yandaşların başkanı mı olacaktır.
Yoldaşların safını mı tutacaktır.
Ya da;
Herkesin başkanı mı olacaktır.
Ya da ne bileyim;
İhalelere fesat karıştıracak.
Eşini, dostunu, akrabasını, komşusunu işe alıp devlet kesesinden besleyecek.
Hatta;
Yine devlet kesesinden deniz manzaralı kaçak belediye sarayıyapacak kadar gözünü karartmış biri de olabilir.
Bırakın mal beyanını, kullandığı devlet malının bile hesabını vermeye tenezzül etmeyen faşist zihniyetin gözle görülür, elle tutulur bir örneği olabilir.
Kör bile aynı çukura bir kez düşer derler.
Demem o ki;
Çukura dikkat edin.
Düşüp çıkamamakta var.
**
Sevdiğim Laflar:
"OLMAZ OLMAZ, DEME!.."