Irkçı olaylar veya nefret söylemleri nedeniyle başımıza gelen her şeye rağmen, hala sakince uğraşıyoruz. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Çünkü tabii ki Suriye’de bunlardan daha ağır birçok duruma maruz kaldık, bu nedenle bizim alışkanlığımız oldu… Her şeye iyi ve soğukkanlılıkla davranıyoruz.
Ama bizim baş edemediğimiz şey, çocuklarımızın okullarda ırkçılığa ve ağır dayaklara maruz kalması. Aileleri şikayet etmekten de korkuyor… Şikayet edenlere ya hiçbir cevap gelmiyor veya karşı taraftan cevap yok. Onlarca çocuğumuzun kendi okullarında tek suçu Suriyeli olması. Suriyeli diye saldırıya uğruyorlar. Bazı öğretmenler tarafından da dövülüyorlar.
Evet.. Bizden nefret edebilirsiniz, bizi istemeyebilirsiniz, şikayetçi olabilirsiniz... Ama bu kininizi ve nefretinizi ne çocuklarınıza öğretin ne de çocuklarımıza yansıtın... Böyle bir olay çocuklarımıza yansıtılacak bir durum değil… Çocuklar masum ve bu sorunlarla hiçbir alakası yok!
Birkaç gün önce ablam, tek çocuğunu başka bir okula nakletti çünkü eski okulunda neredeyse her gün dövülüyor ve zorbalık görüyordu. Ve yeğenime sürekli saldıran çocuk müdürün yeğeniydi. Yeğenim ise müdüre şikayet etmeye gidince müdür yeğenimi azarlayarak fırça atıp, haklı olmadığını ve Türk öğrencilerden uzak durması gerektiğini söyledi.
Yeğenim gibi yüzlerce çocuk mağdur. Tek suçları “Suriyeli” olmak… Ya okulun grubundan çıkarılmak ya da dövülmek. Ya da başına bir şeyler geliyor. Oysaki çocuklarımız iyice Türkçe konuşuyor, çoğu Türkiye'de doğdu ve Türkiye'nin adetlerine ve halkına saygı duymakta. Ayrıca kaynaşmaya her zaman hazırlar ve hiçbir sıkıntıları yok.
Bu nedenlerle çocuklarımıza insanlar arasında fark olmadığını öğretmeliyiz. Onlara nefreti öğretmemeliyiz çünkü çocuklar bizim geleceğimiz... Gelecek bu gerici zihniyetteyse, başımız sağ olsun demektir...