Rusya devlet şirketi Rosatom’un Ukrayna’da bulunan nükleer santralinde 26 Nisan 1986 yılında meydana gelen ve dünyada yaşanan en büyük nükleer kaza olarak kabul edilen Çernobil nükleer felaketinin dün 31. yıl dönümüydü.
Karadeniz İsyandadır Platformu (KİP), Çernobil nükleer faciasının 31. yılına ilişkin bir açıklama yayımladı. Yaşanan facianın etkilerinin hâlâ sürdüğünü belirterek, hayata geçirilmek istenen nükleer santrallere tepki gösteren Karadeniz İsyandadır Platformu (KİP) bir açıklama yayımladı.
KAMU YARARINA UYGUN DEĞİL
Açıklamada, Akkuyu ve Sinop’ta hayata geçirilmek istenen nükleer santrallerin mahkeme kararıyla 'durdurulduğunu' aktaran Platform, şu ifadeleri kullandı: “Doğa ve yaşam savunucuları tarafından Türkiye’de yapılması planlanan Nükleer Santral Projelerinin çevresel etkiler açısından kamu yararına uygun olmadığı, projelerin ciddi ekolojik zararlar vereceği, anılan yerlerde santral yapımına izin verilmesinin başta Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile Anayasa’nın 90/5.maddesine göre Türkiye’yi bağlayan çevre ve doğa koruma sözleşmelerinde doğayı etkileyecek ve kamu sağlığını risk altına sokacak büyük projeler ve faaliyetler için muafiyet uygulanamayacağı beyan edilerek projelerin durdurulması ve iptal edilmesine karar verilmiştir. Verilen kararda ayrıca planlanan Nükleer Santral projelerine ilişkin Halkın görüşlerinin dikkate alınmaması, ÇED süreçlerinde halkın katılımının engellenmesi ve düşüncelerinin dikkate alınmaması ayrıca ÇED raporunda sahte imza kullanılması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırılık teşkil eden bu hususun res’en dikkate alınması gerekliliği vurgulanarak projelerin durdurulması ve iptal edildiği hükmüne bağlanmıştır.”
YAŞAMI ÖLÜME SÜRÜKLEYEN ZİHNİYET DEĞİŞMEDİ
Çernobil nükleer santralinden yayılan radyasyonun 31 yıldır tüm canlıları ve yaşamı tehdit ettiği ve iktidarların yaşananları görmezden geldiği, üstünü kapatmaya çalıştığının hatırlatıldığı açıklamada, “31 yıl önce doğayı ve yaşamı ölüme sürükleyen zihniyet değişmedi. Bugün de aynı inkâr politikalarıyla nükleer santrallerin zararları kamuoyundan saklanıyor, insanların bilgi alması engelleniyor, sahte imzalı ÇED raporları ve hukuksuz mahkeme süreçleriyle mesele “oldu bittiye” getirilmek isteniyor” denildi.
YAŞAMI SAVUNANLAR KARARI KENDİLERİ VERECEK
Şaibeli 16 Nisan Referandumu’nda yaşanan hukuksuzluklara da tepki gösteren Platform, açıklaması şöyle sonlandırıldı: “Doğayı ve yaşamı savunan bizler, bu hukuksuzlukları çevre ve ekoloji davalarından biliriz. Kopyala-yapıştır ÇED raporlarından, mahkeme kararlarının hiçe sayılmasından, sahte imzalı raporlardan, yandaş bilirkişilerden biliriz. Bu yüzden referandumda gerçekleşen hukuksuzluğu şaşırdık mı? Hayır. Hukuksuzluklara alışmamız, kabul etmemiz ve olağanlaştırmamız isteniyor. Bunu yapacak mıyız? Elbette hayır.
Mademki bu ülkede mühürsüz evraklar kabul görüyor, yukarıda yayınladığımız ‘yürütmeyi durdurma kararı’ geçerlidir. Bunun aksi ispat edilebilir mi? Bizce hayır!
Dereleri, yaylaları, vadileri, sahilleri ve parkları kısacası doğayı ve yaşamı savunanlar gereken kararı kendi elleriyle verecek ve planlanan santralleri de durduracaktır.”