Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’ne ve 4 siyasi partiye Mersin Serbest Bölgesi’nin genişleme alanına sahip çıkma çağrısı yapan Başkan Ekrem Sağlam, “Toros Gübre’ye ait bugün tarla statüsündeki 334 dönümün arazi olarak işaretlenmesi kamulaştırma bedelini arttırır, kamu zarar uğrar” dedi.
Arazinin 1996’dan buyana serbest bölge genişleme alanı olarak işaretli olduğunu ancak Toros Gübre’nin kenti oyalayarak Ankara’da araziyi sanayi alanı olarak işaretletmeye çalıştığını söyleyen Sağlam, “Genişleme alanı bizim olursa bir yılda ek 2 bin kişilik istihdam, 1 milyar dolar da ticaret yaparız” dedi.
Hediye EROĞLU-RÖPORTAJ
Türkiye Serbest Bölgeler Platformu ve Mersin Serbest Bölge Kullanıcıları Derneği (MESBAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Sağlam, sorularımızı yanıtlayarak, sorunlarını ve taleplerini gazetemize anlattı.
Ülkenin ekonomik ve sağladığı istihdam açısından en önemli kuruluşları olan serbest bölgelerin yeniden ele alınması gerektiğini söyleyen Sağlam, sağlanacak destekler ile bölgelerin katkılarının onlarca kat artabileceğini işaret etti.
DARBE GİRİŞİMİ İLE YABANCI YATIRIMCI FRENE BASTI
Soru: Ülkede zorlu bir süreç yaşanıyor. Bu durumdan en çok ekonomi etkilendi. İş dünyası bu süreci nasıl yaşıyor?
E. SAĞLAM: Darbe girişimi geçmiş yıllardaki darbe girişimlerine oranla çok daha şiddetliydi. Çok kaotik bir durum vardı. Kim darbeci belli değildi. Vatandaşlara ve meclise silahlar doğrultuldu. Oldukça sıkıntılı bir süreçten geçtik. Merkez Bankası 7 maddeden oluşan kararlar aldı. İş dünyasından birçok insan darbe girişiminin ertesi günü 10 milyara yakın döviz sattı. Ama en önemli şey ise meclisteki 4 siyasi partinin darbe karşıtı olması ve fikir birliği içerisinde olmasıydı. Bu sayede de süreç çok hızlı bir şekilde atlatıldı.
İş dünyasına yansımaları oldu mu? Tabii ki de oldu. Bizim ihracatımızın büyük bir bölümü Avrupa'ya ve Amerika'ya dayalı. Özellikle dış basının yapmış olduğu çalışmalar sonucunda çok ciddi gösteriler söz konusu oldu. Bunu gören yabancı insanlar frene bastı. Dolayısıyla da sıkıntılar başladı. İlk hafta 460 milyon dolarlık bir kayıp söz konusu olurken ikinci haftaya baktığımız zaman 1 milyonluk bir kayıp söz konusu. 1 ay sonra ise gidenlerin tekrar geri geldiğini görüyoruz. Bu da piyasaya karşı güvenin tekrar sağlandığına işaret oluyor.
DARBEDEN HABERLERİ VARDI
O kadar kısa sürede toparlanacağımızı tahmin etmiyorlardı. Dünyanın büyük firmaları 15 Temmuz'dan haberdardı diye tahmin ediyorum. Çünkü 15 Temmuz'dan önce siparişlerde azalmalar başladı. Üstelik sebepsiz bir azalma oldu. Sorunu, problemi öğrenmeye çalıştığımızda ise var olan toplantıları iptal etmeye başlayarak kaçmaya başladılar. Bunu da 15 Temmuz'dan sonra daha net bir şekilde görebiliyoruz. Özellikle imalat kaynaklı ihracatlara baktığımız zaman; örneğin bugün siparişi aldınız diyelim, o malı çıkarmak için en erken 6 haftadır. Dolayısıyla yansımaların iyileşmeye başlaması 6 haftayı bulacaktır.
Diğer taraftan baktığımız zaman darbeden birkaç gün sonra bazı insanlar açıklamalar yaparak tabiri caizse günah çıkartmaya başlıyorlar. Türkiye tabi ki kaybeder. Ama şahsi kanaatim Amerika'nın Türkiye'yi kaybetmesi Amerika'nın zararına olacaktır.
Öte yandan hükümetin bu olayların akabinde başta siyasi otoritelerle bir araya gelmesi çok ciddi bir başarıdır. Örneğin Rusya'yla ilişkilerin iyiye gitmesi büyük bir başarıdır. İsrail'le bir araya gelmesi de büyük bir başarıdır. Bu olumlu şeyler iş dünyasına daha tam olarak yansımadı ama piyasalarda olumlu etki yaratmaya başladı bile. İnsanlar çünkü moral buldular.
TEŞVİKLER SAHİBİNE ULAŞMALI!
Soru: Yeni bir teşvik paketi açıklandı. Siz bu paketi nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizde teşvikler gerçekten doğru şekilde kullanılıyor mu?
E.SAĞLAM: Bir önceki dönemlerde de değişik zamanlarda paketler açıklandı. Bu paketlerde bütün illeri birden altıya kadar bölümlere ayırdılar. Teşvik ne kadar artarsa artsın profesyonel, işin erbabı olan kişilerin eline geçmediği sürece hiçbir şey olmaz.
Hak eden insana teşviğin verilmediğini düşünüyorum. Bir sanayiciyi düşünün; bir konuda uzman olarak işini yapıyor. O sanayici teşviğe talepte bulunurken, bu işle alakası olmayan kişiler teşvik alıyor ve bu teşvikler boşa gidiyor. Teşviklerin; önümüzdeki 10 yılda işin erbabına bedelsiz verilmesi gerekiyor. Yani bir tarafta o işe yıllarını vermiş insanlar var; bir tarafta da devletin verdiği parayla iş yapmak isteyen insanlar var. Bunu ayırmak gerekiyor. Bu da hem haksızlık oluyor hem de başarısızlığa sürüklüyor.
ÖZAL’A GÜLDÜLER, BUGÜN HAKLI ÇIKTI
Soru: ekonominin en önemli atar damarlarından Serbest Bölgeler de durum nasıl peki?
E.SAĞLAM: Serbest Bölge dediğimiz yerler, 1985 yılında rahmetli Turgut Özal'ın devlet politikası haline getirmesi ile başladı. İlk olarak da Mersin'de kuruldu. Turgut Özal, Mersin'deki Serbest Bölge için ‘gün gelecek burada 5 bin kişi istihdam edilecek’ demişti. O gün bu söze gülenler olmuştu ancak bugün bölgede 10 bin kişi istihdam ediyor. Bu rakam çok daha fazla da olabilir ama sebebi yerin küçük olması.
Türkiye'de 19 Serbest Bölge var. Bu bölgelerde yaklaşık olarak 60-65 bin kişi istihdam ediyor. Bölgelerimizin ticaret hacmi ise 23-25 milyar dolar civarında değişiyor.
Mersin'deki Serbest Bölge ise, İzmir Serbest Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alıyor. Mersin'deki Serbest Bölge'nin dış ticaret hacmi, Mersin ilindeki bütün dış ticaret hacminin yüzde 30 daha fazla.
Serbest bölgelerde örneğin tekstil üreticileri ürettiği ürünün aksesuar ve kumaşının yüzde 100'ünü Türkiye'den alıyor. Çalıştırdığı insanların yüzde 100'ü yerli. Ve ürettiği ürünlerin yüzde 100'ünü batı Avrupa'ya satıyor. Yani mallarımı tüketicinin en zor olduğu yerlere satıyor. Kazandığımız paralar da yine Türkiye'ye, Türk bankalarına yatırılıyor.
SERBEST BÖLGELER DEVLET POLİTİKASI OLMALI
Mersin Serbest Bölge'sinde yaklaşık olarak 460 firma var. Yaklaşık olarak bu firmaların 100'ü hem yerli hem yabancı ortaklı iş yapıyor. Siz hiç Mersin'i görmeden dünyanın bir noktasından bir noktasına mal alıp satabiliyorsunuz. Giren paraların büyük bir kısmı da Türkiye'ye giriyor. O yüzden dediğim gibi 1985 yılında Serbest Bölge'ler ülkenin ticaret politikasıyken bu politika zamanla yavaşlamaya başladı.
Yaklaşık 2 hafta önce Azerbaycan’ın doğusundaki bir şehirde Türkiye İş Konseyi vardı. Yaklaşık 16 tane Ticaret ve Sanayi Odası katıldı. Mersin’i temsilen de MTSO Başkanı Şerafettin Aşut katıldı. İki gün Serbest Bölgeleri gezeceğimiz sırada ‘Serbest Bölge nerede?’ dedik. Onlar ise ‘Serbest Bölge’nin içerisindeyiz’ dediler. 51 milyon metrekare bir alan karşımıza çıktı. Bu da Mersin Serbest Bölge’nin 600 katı, Türkiye’deki 19 Serbest Bölge’nin toplam hacmi 30 milyon metrekare. Yani neredeyse Türkiye’deki toplam Serbest Bölge alanlarının toplamının 2 katına eşit. Orada çalışan insanlar Serbest Bölge’de yaşıyor. Aklınıza gelebilecek her türlü iş kolu da var. Birileri kalkıp bir şeyler yaparken bazıları da Serbest Bölge’leri yok etmek adına ellerinden geleni yapıyorlar.
“TOROS GÜBRE TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİRMEDİ, ARAZİ ELİNDEN ALINMALI”
Soru: Türkiye’nin en büyük ikinci ticaret hacmine sahip Mersin Serbest Bölgesi’nde en önemli sorun genişleme. Peki bu sorunun çözümü ne?
E.SAĞLAM: Mersin Serbest Bölgesi’nin planları 1985 çizildi. Bölge faaliyet ve genişleme alanları ile Kazanlı’ya kadar ki alanı kapsıyordu. Ancak zaman içerisinde bu alan kısıtlana kısıtlana bugünkü halini aldı. Şimdi ise genişleme alanı olarak elimizde sadece Tekfin holding bünyesindeki Toros Gübre’ye ait 334 dönümlük arazi kaldı. Toros Gübre bu araziyi taahhüt usulü aldı. Yani gübre fabrikası kurmayı vaat etti. Devlet bu şartla araziyi verdi. Bir kamu alanı alındığında taahhüt yerine getirilmezse ne olur? Elinden alınır!
Kanun gereği Serbest Bölge'nin genişleyebilmesi için gerekli arazi ile sınır birliğine sahip olması gerekiyor. Dolayısıyla Mersin'deki Serbest Bölge'nin 2 tane sınır birliği olduğu yer var. Bunun bir tanesi Toros Gübre ile Serbest Bölge arasında ki 334 dönümlük boş arazi. İkincisi ise Akdeniz Bölge Garnizon Komutanlığı'na ait alandır.
“TOROS GÜBRE KENTİ OYALAMAYA ÇALIŞIYOR”
Ancak Toros Gübre bu araziyi bize bedeli karşılığında vermek yerine, kendi elinde tutmaya çalışıyor. Dönemin Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk, MTSO, Serbest Bölge işletici firması, Serbest Bölge’deki iş insanlarının kurduğu dernekler bir araya gelerek buna karşı çıktılar.
Bu insanlar Mersin’de yapılacak düzenlemeler ile araziyi ellerinde tutamayacaklarını anlayınca soluğu Ankara’da aldılar. İlgili bakanlığa giderek meclisten düzenleme geçirilmesini sağladılar. Ancak orada işbirliği yaptıkları genel müdür ise 3-4 gün sonra görevden alındı.
Son 2-3 ay içerisinde 2-3 defa Toros Gübre ile bir araya geldik. ‘Burayı bize verin çünkü burası Serbest Bölge'nin genişleme alanı’ dedik. ‘Tamam’ diyorlar ama bizi bir şekilde oyalayarak, alttan iş yapıyorlar. Ankara'da sanayi bölgesi diye adlandırılan planı bir tarafa koyuyorlar yanına da ikinci bir plan yapıyorlar. Merak ediyorum Mersin ne zaman bir araya gelecek?
“DÜNYA DEVİNİ GERİ ÇEVİRDİK”
6-7 ay önce Almanya'dan filtre yapan bir firma geldi. Filtre üretimi için yer istedi. Bu firmanın yaptığı filtreler nükleer santrallerde kullanılabilecek standartlara sahipken biz ‘yerimiz yok’ dedik. Bu kez de sadece 10 dönümlük bir arazi istediler ancak biz ‘yerimiz yok’ diyerek geri çevirmek zorunda kaldık. Bu filtre fabrikasını Mersin'e kazandırmış olsaydık o gübre fabrikasının yapacağı işe bedeldi. Üstelik sadece 10 dönüm yerde yapacaklardı bu işi. Yüzlerce insan da ekmek yiyecekti bu fabrikadan.
“ARAZİNİN BEDEİ ARTACAK, KAMU ZARAR EDECEK”
Soru: İş dünyası olarak Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin bu araziyi Serbest Bölge genişleme alanı olarak işaretlemesini istiyorsunuz. Peki bu nasıl olacak?
E: SAĞLAM: 1996 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile bugün Toros Gübre’ye ait olan 334 dönümlük arazi Mersin Serbest Bölge’nin genişleme alanı olarak işaretlendi. Ayrıca sonrasında da belediyelerce yapılan imar planı düzenlemelerinde de arazinin yine serbest bölge genişleme alanı olarak işaretlendi.
Ancak Toros Gübre 2013 yılında ilgili bakanlığa giderek bu alanı sanayi bölgesi olarak işaretletti, biz de bu karara mahkeme kanalı ile itiraz ederek bozdurduk.
Yani şuan bölge halen Mersin Serbest Bölge Genişleme Alanı olarak görünüyor. Ancak Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni hazırlanan Çevre Düzeni Planı’nda bu arazinin Mersin Serbest Bölge Genişleme Alanı olarak işaretlemesi gerekiyor.
Şuan bu arazi tarla statüsünde. Ancak Belediye Meclisi’nde yapılacak düzenleme ile planlara işlenirse arsa halini alacak ve kamulaştırma bedeli artacak. Bu yüzden de kamu zarara uğratılacak. Bölgenin belediye planlarında Serbest Bölge genişleme alanı olarak işaretli olarak kalmaya devam ettirilmesi sağlanmalı. Biz ‘bedeli ne ise verip alalım’ diyoruz ama olmuyor.
Tarlanın parası ne kadar, arsanın parası ne kadar? Yıllardır bomboş duruyor. Belediye Meclisi'nde bu olaya karşı çıkılıp yok denildiğinde ikinci bir merci var. O da tekrar bakanlık. Meclisteki 4 siyasi parti temsilcisinin de duyarlı olması gerekiyor. Bu arazinin bölgeye kazandırılmasının kimin çıkarına olduğunun sorgulaması gerekiyor.
GENİŞLEME İLE BÜYÜR, DAHA ÇOK KAZANIRIZ
Soru: Genişleme alanını bölgeye dahil ettiğinizde ne olur?
E. SAĞLAM: Şuanki Serbest Bölge'de 10 bine yakın kişi çalışıyor ve bölgenin işlem hacmi 3.5 milyar dolar. Serbest Bölge'nin genişleme alanı olduğu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde minimum ek olarak 2 bin kişilik istihdam ve minimum 1 milyar dolarlık işlem hacmi elde ederiz. Rakamsal olarak küçük gibi gözüküyor ama aslında yaratacağı etki çok daha fazla olacak. Türkiye'deki bütün Serbest Bölge'lerdeki işlem hacminin 25 milyar dolar civarında olduğunu anımsayalım.
Başta İran olmak üzere bizim ciddi şekilde sınır komşularımız var. Benim elimde olsa İran ve Türkiye sınırına ortak bir Serbest Bölge kurarım. Sadece İran değil bütün komşularımla sınırlarımızın kesiştiği uygun noktalarda Serbest Bölge'ler kurarım. Akıl veren, laf söyleyen çok ama icraat hepsinden daha önemli.