HEDİYE EROĞLU
İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü etkinlikleri kapsamında hafta boyunca çeşitli etkinliklere imza atıyor.
Bu kapsamda 9 Aralık’ta “Cumartesi Anneleri Yalnız Değildir” başlıklı basın açıklaması yapan İHD Mersin Şubesi, aynı gün “Özgür Basın Susturulamaz” başlıklı belgesel gösterimi ve söyleşiye imza attı.
İHD Mersin, 10 Aralık günü ise Özgür Çocuk Parkında, Dünya İnsan Hakları Günü ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı okuyan İHD MYK Üyesi Hakkı Demir, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin, 10 Aralık 1948’de BM Genel Kurulu’nda kabul ve ilan edildiğini anımsattı.
“Türkiye, Bildirge’yi 27 Mayıs 1949 tarihinde yürürlüğe koymuştur” diyen Demir, “BM Genel Kurulu, 4 Aralık 1950 tarihinde ‘10 Aralık’ gününü, ‘Uluslararası İnsan Hakları Günü” olarak ilan etmiştir. Dünyanın her yerindeki halklar; özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler. Yaşanan ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak asli görevimizdir.
Siyasal iktidarın tüm meseleleri güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, şiddeti esas alan, Kürt sorununun çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda 2023 yılında da yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır. İnsanlar ya doğrudan kolluk güçlerinin şiddeti ya da devletin, “önleme ve koruma” yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir. İnsanlığa karşı suç niteliğindeki zorla kaçırma/kaybetme vakalarının OHAL’in ilan edildiği 2016 yılından bu yana yeniden yaşanmaya başlaması son derece endişe vericidir.
NELER OLDU?
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremde resmi açıklamalara göre en az 50 bin 783 kişi yaşamını yitirmiştir. Depremlerden çıkarılan acı derslere rağmen iktidarlar, sorumluluklarını yerine getirmemişler, deprem hazırlıkları yapmamışlar, etkin afet yönetim planları oluşturmamışlardır.
Hapishaneler, yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hakkına erişime kadar ağır ihlallerin yaşandığı yerlerdir. İmralı Hapishanesi başta olmak üzere tecrit uygulamaları çözülemeyen kronik sorunlara dönüşmüştür.
Galatasaray Meydanı’na çıkmak isteyen Cumartesi Anneleri/İnsanları, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına karşın haftalarca işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalarak gözaltına alınmışlardır. Benzer şekilde, kadınlar, LGBTİ+’lar, barış ve insan hakları savunucuları, öğrenciler, çevreciler, işçi ve emekçiler, muhalif siyasi partilerin üyeleri kolluk güçlerinin şiddetine mazur kalmışlardır.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalar sonrası başlayan sürecin Merkez Konsey üyelerinin mahkeme kararıyla görevden alınmasıyla sonuçlanması örgütlenme özgürlüğü bakımından endişe verici bir gelişmedir.
Kürt sorunu çözümsüz bırakılması, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden bir olarak varlığını korumaktadır. Kürt sorununun her zaman demokratik, barışçıl, adil çözümünü savunmakta ısrarlıyız.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından yüzlerce kadın erkekler tarafından öldürülmüş, LGBTİ+’lar nefret saldırıları sonucu yaşamlarını yitirmiştir. Kadın ve LGBTİ+ hakları için yapılan barışçıl toplantı ve gösteriler yasaklanmış, yüzlerce kadın ve LGBTİ+’lar işkence ve diğer kötü muamele ile gözaltına alınmıştır.
Sığınmacı/mülteci/göçmenler, her türlü ayrımcılığa ve istismara, nefret söylemine ve ekonomik sömürüye yoğun bir şekilde maruz kalıyorlar. 2023’te de ırkçı ve nefret içerikli şiddete maruz kalan onlarca sığınmacı ve mülteci yaşamını yitirdi.
Türkiye uzunca bir süredir cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşıyor. Hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk, en çok kadınları, çocukları, mülteci ve sığınmacıları vurmaktadır.
“İNSAN HAKLARININ KURUCU DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Son söz olarak; var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarının kurucu değerlerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz
Sivil toplum temsilcileri, siyasi partiler, hak savunucuları ve değerli halklarımız Türkiye’nin insan hakları karnesindeki, işkence ve diğer kötü muameleler, Kürt sorunu, hapishaneler, kadın ve LGBTİ+’lar, çocuk hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplanma ve gösteri özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mülteciler ve sığınmacılar, ekonomik ve sosyal haklarla ilgili ayrıntılı raporumuzu kamuoyuna sunacağız. İnsan haklarıyla insandır… Görüyoruz, susmuyoruz, mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından Mahpuslara Dernek binasında kart yazıldı.