Hediye Eroğlu
KESK Mersin Şubeler Platformu tarafından KHK’larla işlerinden ihraç edilen kamu görevlilerinin tekrar işe alınmasıyla ilgili Mersin Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması düzenledi. Platformu adına basın açıklamasını okuyan BES Mersin Şube Başkanı Murat Doğan, “Bilindiği üzere; KHK’lar eliyle resmi rakamlara göre 125.678 kamu görevlisi ihraç edildi. Haksız, hukuksuz şekilde 4.270’i OHAL KHK’leriyle, 431’i bu süreçteki Yüksek Disiplin Kurulu kararlarıyla ve 81’i 375 sayılı 15 Temmuz darbe girişimi üzerindeki sis perdesi yeterince dağılmamış olsa da girişim bahane edilerek hayata geçirilen 20 Temmuz sivil darbesinin neyi amaçladığı aradan geçen süre içinde tümüyle netleşmiştir. Sivil darbe uygulamalarıyla OHAL döneminde bile askıya alınamayacak olan temel hak ve özgürlükler çiğnenmiş, darbe girişimi her tür anti demokratik uygulamanın gerekçesi haline getirilmiştir. Bunların başında da haksız ve hukuksuz ihraçlar gelmektedir. 12 Eylül döneminde 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu kapsamında yaklaşık beş bin kişi kamu görevinden çıkarılırken, 20 Temmuz sivil darbesi sonrası bunun tam 26 katı kadar kişi kamudan ihraç edilmiştir” ifadelerini kullandı.
“KESK’E BAĞLI SENDİKALARDAN TOPLAM 4.781 KİŞİ İHRAÇ EDİLDİ”
KHK’nın geçici 35. Maddesi ile olmak üzere KESK’e bağlı sendikalardan toplam 4 bin 781 kişinin ihraç edildiğini dile getiren Doğan, “KESK’li ihraçlarından bin 97’si görevlerine iade edilmiş, bin 583’ünün göreve iadesi ise ret edilmiş olup gerisi OHAL İşlemlerini İncelemeleri (!) komisyonunda beklemektedir. Mersin’de ise ihraç edilen 129 arkadaşımızdan, 59’u görevine iade edilmiş, 45’inin göreve iade talebi ret edilmiş ve 25 kişiye ait dosya ise Komisyonunda beklemektedir. İktidar, ilk aylarda ihraçlara yönelik tüm itiraz yollarının kapalı olduğunu açıkladı. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen bu uygulamaya içeride ve dışarıda itirazlar yükselince ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine iktidar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini de hukuksuzluğuna ortak ederek 23 Ocak 2017 günü iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almak üzere kendisine bağlı OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nu görevlendirmiştir. Ve böylece, bir idari organa yargı yetkisi verilmiş, kişilerin savunması dahi alınmayarak bu yönüyle yargının da üzerine çıkarılmıştır” diye konuştu.
“ÇALIŞMA HAKLARI GASP EDİLMİŞ DURUMDA”
İhraçlarla anayasal ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınan çalışma hakkının gasp edildiğini belirten Doğan, “Pasaportlarına el konularak seyahat hakları, eğitim hakları engellenerek eğitim görme hakları, bankaların hesap dahi açtırmak istememesi, çalışma ruhsatlarının ve diplomalarının kısıtlanması, sigorta şirketlerinin ihraç edilenlere ödeme yapmaması gibi baskılarla Medeni Kanundaki temel haklar dahi gasp edilmiştir. Oyalama diğer faşizan, hukuk dışı politikalarla da birleşerek işkenceye, cezalandırmaya dönüştürülmüştür. Dört bir yandan kuşatmaya dönüştürülen bu cezalandırma politikası nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirmiş, ağır hastalıklara yakalanmış, tedavi olanağı dahi bulamamışlardır. Yurtdışında tedavi görenler pasaport yasağı nedeniyle gidememiş, hastalıkları ilerlemiş, yaşamlarının geriye kalan kısmını yatağa bağımlı halde geçirenler olmuştur” diye ekledi.
“PAYLAŞILAN ORANLARA BAKILDIĞINDA İKTİDARIN NOTERİ GİBİ HAREKET EDİLDİĞİ GÖRÜNMEKTE”
İhraç edilenlerin hukuki süreçlerini anlatarak, anayasal işlem oranlarını paylaşan Doğan, “Bütün bu olumsuzluklara rağmen Komisyonun görev süresi uzatıldıkça uzatıldı. Aradan 5 yıl geçti. Buna rağmen hala 5250’si kamu görevlisi olmak üzere 6080 dosya karara bağlanmayı bekliyor. Komisyonun verdiği kararlarda ret oranı %87,3’tür. Bu oran barış imzacısı akademisyenlerin açıklanan dosyalarında ise % 100’dür. Bu oranlar bile komisyonun idari bir mekanizma olduğunu, iktidarın noteri gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır. Komisyonun ret ettiği dosyalara itirazların yapıldığı mahkemeler bugüne kadar KESK’lilerin 312 dosyasını karara bağlamış, bu dosyalardan sadece 10’u için iade kararı vermiştir. Burada da red oranı % 99 olmuştur. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışma tarzında olduğu gibi bu komisyonlarında da hangi tarihte, ne tür bilgi ve belgeleri incelediği, ne tür kanıtlara dayanıldığı, “kanıta” dayalı değerlendirme sonucu üyelik mi, mensubiyet mi, iltisak mı, yoksa irtibat mı tespit edildiği belirtilmemektedir. Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanın, anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur. Bu suça iktidar, OHAL Komisyonu üyeleri ve iktidarın ihtiyacına uygun raporlar hazırlayan yerel kamu idarecileri ortaktırlar” sözlerine yer verdi.
“İHRAÇ EDİLEN PERSONELLERİN İŞE GERİ ALINMASINI TALEP EDİYORUZ”
İhraç edilen kişilerin görevlerine iade edilmesi talebinde bulanan Doğan, “Bu nedenle buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. Mağdur olan ihraç kamu emekçilerinin mağduriyet giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.