AYŞENUR ÖNAL
Petrol-İş Sendikası Mersin Şubesi’nin, Şişecam Kimyasallar Grubu'na bağlı 557 işçinin çalıştığı Soda Sanayii A.Ş.'deki toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşmaması üzerine 14 Eylül günü aldığı grev kararı 9 Ekim’de başlayacaktı. Ancak Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile grev yasaklandı. Tuz, soda ve krom üreten şirkette yapılacak grev ‘milli güvenliği ve genel sağlığı bozucu’ nitelikte bulunarak, grev 60 gün süreyle ertelendi. Ertelemenin işçileri işten çıkarmanın önünü açmak için yapıldığını vurgulayan Petrol-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Erçin Çulcu, hakları için tüm mücadelenin yapılacağını duyurdu.
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu ve Baro’nun da destek verdiği grev mücadelesi toplantısı Petrol-İş Sendikası’nda yapıldı. Grev kararının ertelenmesine tepki gösteren Çulcu, “Cumhurbaşkanı’nın verdiği bu kararın gerekçesi, grevimizin ‘genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte görülmesi’ olarak belirtilmiştir. Büyük ölçüde cam sanayine girdi üreten bu işletmede milli güvenlik gerekçesiyle grevin ertelenmesini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Öte yandan salgında üretim tüm hızıyla devam ederken hiç göz önüne alınmayan ‘genel sağlık’ risklerinin, grev ertelemesine gerekçe yapılması dikkat çekicidir. Salgında emekçileri değil işverenleri kollayan hükümet, verdiği bu kararla grev hakkının yanı sıra toplu iş sözleşmesi hakkının kullanımını da engellemektedir. Grev yasaklarının kapsamının zaten yeterince geniş tutulduğu ülkemizde, bu yasağın bulunmadığı işyerleri için de grev erteleme kararları devreye sokulmaktadır” dedi.
“ERTELEME ‘YASAKLAMA’ ANLAMINA GELMEKTEDİR”
Grev erteleme kararı ile toplu iş sözleşmesinde işçilerin eline büyük bir koz verildiğini vurgulayan Çulcu, “Sendikalar ve işçinin iradesi baskı altına alınmaktadır. İşçiler, grev yasakları ve taraflarca anlaşma sağlanamadığı takdirde bu grev erteleme kararları ile nihayetinde Yüksek Hakem Kurulu (YHK) prosedürüne mahkum edilmektedir. Yasalar ve prosedürler, işverenler lehine çalıştırılmaktadır. Grev yasağının tamamen keyfi ve hukuksuz olduğu, 60 gün sonunda anlaşma sağlanamazsa Yüksek Hakem Kurulu’na gidileceği için erteleme ‘yasaklama’ anlamına gelmektedir. Oysa grev ve toplu sözleşme bir haktır. Şişecam Hükümetten aldığı güç ile kendi işçisinin hakkını gasp etmiştir. Son güne kadar masada müzakere yapılırken 19. Dönem TİS görüşmelerinde işveren bir anda sessizleşerek çözümün önünü kesmiştir. 30.01.2020 tarihinden itibaren Şişecam A.Ş.’nin 3 yıllık sözleşme ve hafta tatili günlerinde eksiltme talebi vardır. 6 gün çalışan ve 2 gün hafta tatili yapan arkadaşlarımızın 1 günlük hafta tatili olması durumunda vardiya düzeninde değişiklik yaparak 90 kişinin iş akdinin feshi amaçlanmaktadır. Yüksek Hakem Kurulunun bu tutumu işten çıkarmaların önünü açmaktadır” sözlerine yer verdi. Çulcu son olarak, 557 işçinin çalıştığı Soda Sanayii A. Ş.’de işçilerin hakları için tüm mücadelenin yapılacağını vurguladı.
“YOLDAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ”
İşçilerin grevine destek verdiklerini vurgulayan Emek ve Demokrasi Paltformu dönem sözcüsü Mahmut Sümbül, “Gerçekten de pandemi koşullarını fırsata çevirerek; işçilerin, emekçilerin haklarını ‘genel sağlık’ gibi yine ‘milli güvenliği bozucu davranış’ gibi çerçevesi hiçbir yere sığmayacak gerekçelerle bu mücadeleyi kıramayacağını biliyorlar. Emekçilerin haklarını pandemiyi gerekçe göstererek kırpmak için, emekçileri en düşük ücretlerle çalıştırmak, onlara istedikleri toplu sözleşmeye itmek için atılan bu adımlara karşı biz yoldaşlarımızın yanındayız. Sınıf dayanışmasını her zaman güçlendirerek göstereceğiz. Mersin her zaman bunu yapmıştır, yapmaya da devam edeceklerdir” dedi.
İŞÇİNİN TEK DAYANAĞI GREV!
Türk-İş Mersin Şube Başkanı İrfan Gültekin ise, “Bu fabrikaların yaptıkları kendi çıkarları ve menfaatleri içindir. İşçilerin en son çıkarı grevdir. Grevin sonunun nereye gideceğini kimse bilmez. Ancak işçinin tek dayanağı odur. Orada da durduruluyorsa, işçiler gözden çıkarılmış demektir. Türkiye’de yüzde 67 vergiyi ödeyen işçilerdir. Kaçacak bir yerimiz yoktur, orada cam işçilerinin aldığı maaş 3 bin 500 TL civarında bir para. Yoksulluk sınırının 8 bin TL olduğu bir yerde, açlık sınırının 2 bin 400 TL olduğu bir yerde bu arkadaşlarımızın aldığı 3 bin 500 TL’yi 4 bin 500 TL yapamıyorlarsa bu onların ayıbıdır. Oradan günde 100 tane kamyon çıkıyor, nereye gidiyor bunlar? Bu parayı kazanırken de böl-parçala-yönet, işçilerin orada bir kısmını bertaraf etmek için. Esas merdiven altı çalışma geliyor bu ülkeye, esnek çalışma. İşte arkadaşım anlatıyor, oradaki işçilerin bir kısmına uzun süre ücret vermemek için mücadele ediyorlar. Bunun mücadelesinde Petrol-İş aldığı tüm kararların arkasında olacağız, bu mücadelenin sonuna kadar destekçisi olacağız. Buradan işverenlere sesleniyoruz; uyum içinde çalışmak istiyor o işçiler” ifadelerine yer verdi.
AKP VE İŞVEREN BİRBİRİNDEN BESLENİYOR!
Son olarak konuşan Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy ise, “Aslında işin özünde şu yatıyor; devletten beslenen, sırtını devlete dayayan bir işverenden bahsetti. Bunlar birinden besleniyor. AKP iktidarı sermayeden beslenen bir iktidardır ve yeni değil defalarca kez grevlere yasak uygulamaları ile tekrar sermayeden yana olduğunu bir kez daha grevi yasaklayarak göstermiştir. Bizler demokrasi güçleri olarak, işçi sendikaları olarak emekten yana olan bütün düşüncedeki insanlarla birlikte Petrol-İş Sendikası’nın yanında olacağımızı ve nerede haksızlık yapılan bir iş yeri olursa onların destekçisi olacağımızı; sermayeden yana değil, işçiden yana tutum sergileyeceğimizi tekrar söylüyoruz. İşverene de çağrımız; işçilerin birliği geçmişte olduğu gibi şimdi de sermayeyi yenmiştir, yenmeye de devam edecektir” dedi.