“İŞ KAZASI ‘GELİYORUM’ DER” | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

“İŞ KAZASI ‘GELİYORUM’ DER”


 

İş yerlerinde riskin az ya da çok olmadığını ve tedbirsiz iş yapılmaması gerekildiğini vurgulayan İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) Genel Başkanı İrfan Sayar, “Tehlike ve risk kol geziyor. Her an başımıza bir iş gelebilir. İş kazası geliyorum demez sözü yalan iş kazası ‘Geliyorum’ der” dedi.

AYŞENUR ÖNAL

İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) Genel Başkanı İrfan Sayar, Mercan Tv’de yayınlanan Gazeteci Hediye Eroğlu’nun hazırlayıp sunduğu Arka Plan Programına katılarak sorularımızı cevapladı. İSG hakkında ve sendika hakkında bilgiler veren Sayar, Türkiye’nin en byük mesleki örgütü olma yolunda ilerlediklerini vurguladı.

SORU:  21.yy ‘ın gündemi olan İş sağlığı ve güvenliğinin hem ülkemizdeki hem de dünyadaki son durumu nedir?

İ. SAYAR: Dünya bizden daha iyi durumda. İş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşuyor, ülkemizde de olduğu gibi bazı ülkelerde de oluşmak üzere. Fakat gidecek daha fazla yolumuz, daha çok söyleyecek sözümüz var. Biraz daha zamana ihtiyacımız var diye düşünüyoruz. İş güvenlikçi bir topluma geçişimiz biraz zaman alacak fakat imkansız değil. Şu an için hem sendika olarak hem de iş sağlığı ve güvenliği çalışanları olarak sahada aktif çalışmalar yürütüyoruz. Bunun gerçekleşeceğine inancımız tamdır.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK MESLEKİ ÖRGÜTÜ OLMA YOLUNDA İLERLİYOR”

SORU:  Birtakım altyapının hazırlanması için size ihtiyaç var. Bu bağlamda sendikanın çıkış amacını sizden dinleyebilir miyiz?

İ. SAYAR: Tabi ki bu bir ihtiyaçtı. Biliyorsunuz, ihtiyaçlarımız önceliklerimizi belirler. Bir ev sahibiyseniz artık ikinci evi istemezsiniz, yanına bir araba istersiniz. Yeni bir araba aldıysanız ikinci arabayı istemezsiniz yanına uçak, helikopter istersiniz. Yani insanoğlunun istekleri neyse ihtiyaçları neyse öncelikleri de o şekilde biçimlenir. İş sağlığı ve güvenliği çalışanları şu an için Türkiye’nin en büyük mesleki örgütü olma yolunda ilerliyor. Çünkü sayımız 300 bine ulaştı. Mühendislerden, doktorlardan, avukatlardan fazlayız dolayısıyla bu sektör çalışanlarını örgütlemeli, bakış açısını bir yapmalı, sorunlarını çözmeliyiz. Eğer iş sağlığı ve güvenliği çalışanlarının sorunlarını çözebilirsek iş kazalarını çözme noktasında da çok büyük başarı elde edebiliriz. Çünkü iş kazalarını, meslek hastalıklarını çözebilecek, azaltacak, yok edecek yegâne personel bizleriz. İş güvenliği uzmanlarının, iş yeri hekimlerinin, diğer sağlık personellerinin, iş sağlığı ve güvenliği teknikerlerinin sahada mutlu ve huzurlu bir şekilde çalışması sağlanırsa iş kazaları da önlenir.

“TÜRKİYE’DE 150 BİN CİVARINDA İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI VAR”

SORU: 300 bin üyemiz var dediniz, Türkiye’de rakam bu kadar yüksek mi?

İ. SAYAR:  300 bin, şu an için sertifika almış, eğitim almış, okuldan mezun olmuş insan sayısıdır. Türkiye’de 150 bin civarında iş güvenliği uzmanı var. Ayrıca 50-60 bin iş yeri hekimi ve sağlık personeli olduğunu biliyoruz. Bir de ülkemizde 150’ye yakın okulda hem linsans hem önlisans olmak üzere iş sağlığı ve güvenliği bölümleri var. Ve bu bölümlerde 13 bin kişi hala okuyor. 6-7 yıldır bu bölümler var. Kıbrıs’ta bile bu bölümler var dolayısıyla 100 bin de oradan geliyor. Bu konuda kurulmuş Türkiye’nin ilk ve tek sendikasıyız.

“BİZ ERTELEMEYİ ÇOK SEVEN BİR MİLLETİZ”

SORU: İş sağlığı ve güvenliği kanunu 7 yıldır erteleniyor, 3,5 yıl daha ertelendi. Bu ertelenme ne getiriyor ne götürüyor? Etkileri veya dezavantajları nelerdir? Dünyanın gerisine mi düşüyoruz?

İ. SAYAR: Biz ertelemeyi çok seven bir milletiz. Çocuğumuza bir ayakkabı lazım olur 15 tatilde deriz. Hanım der ki şu perdeleri değiştirelim bayramdan sonra, seçimden sonra, cumadan sonra der ve erteleriz. Aslında bu psikolojik ve sosyolojik olarak bilinçaltımıza yerleşmiş yanlış formatlanmış bir şey. ‘Bugünün işini yarına bırakma’ kültüründen geliyoruz fakat biz her şeyi erteliyoruz; faturaların son ödeme tarihlerini, yanımızda çalışan elemanın ücretini.

Bu kanun 2012 yılında çıkmasına rağmen ve erteleyecek de bir pozisyonumuzun olmamasına rağmen, 7 yıldır ertelenmesine rağmen tekrar 3,5 yıl daha ertelenmiş oldu. Türkiye’de kamudan sayılan bütün iş yerlerinin iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurma şartı ertelendi. Ayrıca az tehlikeli sınıf dediğimiz otel, yurt, pansiyon, okul, dershane, büro, ofis gibi iş yerlerinin iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurma şartı ertelendi. İş yeri güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurma şartı derken insanlar biraz yanlış anlıyor. Daimi bulundurmuyoruz. Yani bir apartman düşünün bir kapıcısı var çalışan. Orada iş güvenliği uzmanı daimi bekleyecek diye bir algı var ama yanlış bir algı. Kısmi zamanlı olarak haftada belli bir gün, ayda belli bir saat uzman doktor geliyor. Ona göre oradaki iş sağlığı ve güvenliğindeki tedbirleri ve aksaklıkları kontrol ediyor. İşte bu ertelendi.

“EĞER BUNUN BÖYLE OLACAĞINI BİLİYORSANIZ NEDEN TEHLİKEDEN KAÇINMA HAKKINIZI KULLANMADINIZ?”

SORU:  Toplumsal bir bilinç eksikliği var galiba bu konuda. Pek hakim değiliz. Bir değişim görüyor musunuz?

İ. SAYAR: İSG konusunda işyerlerimizde bir değişim söz konusu. Neden söz konusu, 50 bin civarında personelimiz iş yerlerinde hizmet veriyor. Yani kimse hiçbir değişiklik olmadı diyemez. Mesela eğitim konusunda herhalde eğitim almayan işçimiz kalmadı. Mesleki eğitim ile ilgili çalışmalar son sürat devam ediyor. Risk değerlendirme yapılmayan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıf hemen hemen kalmadı gibi. Problem kamu ve az tehlikeli sınıf denilen, küçümsenen, önemsenmeyen iş yerlerinde. Esas problem oradan kaynaklı.  Şu an eskisi gibi değil, bir inşaat alanında çalışan işçinin kafasında mutlaka bir baret, bir güvenlik ağı, bariyer, korkuluk görmeye başladı insanlar. Yani bir değişim başladı. Fakat yeterli mi? Yeterli değil. Neden yeterli değil; biz kaderci bir toplumuz. ‘Kötüye bir şey olmaz iyiyi de Allah korur’ diyor. Soma’da 301 kişiye bir şey olmadı mı? Soma’nın, Sakarya’daki patlamanın, Silifke’de olan heyelanın yani hepsinin altında bir ihmal bir tedbirsizlik var. İş kazalarından sonra sürekli kullanılan bir söz var. ‘Ben biliyordum böyle olacağını!’ Bunun böyle olacağını biliyorsan neden gerekeni yapmadın? İşveren ise işverene söylüyorum, işçi ise işçiye, formen ise formene söylüyorum. Eğer bunun böyle olacağını biliyorsanız neden tehlikeden kaçınma hakkınızı kullanmadınız? Neden işverene bunun bildirimini yapmadınız? Yada işveren neden gerekli çalışmaları yapmadı?

Zamanımızın çoğunu iş yerlerinde geçiriyoruz. Huzurlu ve mutlu bir çalışma ortamı sağlamamız gerekiyor. Riskleri ve tehlikeleri azalttığımız için evlerimiz bize huzur verir. Fakat iş yerlerimiz böyle mi? Hayır. Tehlike ve risk kol geziyor. Her an başımıza bir iş gelebilir. İş kazası geliyorum demez sözü yalan iş kazası geliyorum der. Gelmeden gerekeni topyekün yapmak gerekiyor. Kesinlikle bana bir şey olmaz demesinler. Size bir şey olur!

“İŞÇİLERE BİZ ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ”

SORU: Bir şey olduğunda iş güvenliği uzmanının suçlanması gelenek haline geldi gibi. Sektörde böyle bir korku var mı?

İ. SAYAR: Uzman arkadaşlarımız işi bıraktı, sektörü bıraktı, uzmanlık yapmayı bıraktı, başka sektörlere kaydı. Sektörümüz kan kaybediyor. Düşünebiliyor musunuz; eğitimli, sertifikalı, düşünen beyinleri kaybediyoruz. Pandemi döneminde bunu avantaja çevirebiliriz diye düşündük doğru katılıyorum ama iş yeri hekimleri hatta sağlık çalışanlarımız bile bu işi avantaja çeviremediler. Her an hastalık kapma riski ile burun burunalar. Onlara da ayrıca teşekkür ediyoruz. Onlar bile bu süreçte hak ettiklerini alamazken bu işler nasıl olacak çok merak ediyoruz. Sesimizi duyurmak için de çok çaba sarf ediyoruz. Size de çok teşekkür ederiz bize bir nefes olduğunuz için. Bu programların devamını diliyoruz. Dolayısıyla pandemi döneminde dip dibe çalışan ve üretmek zorunda olan işçilere biz çok şey borçluyuz. Sırtımızda taşısak haklarını ödeyemeyiz.

“BU YOLDA HERKESİ YANIMIZDA GÖRMEK İSTİYORUZ”

SORU: Son olarak neler söylemek istersiniz?

İ. SAYAR: Biz Türkiye’yi, İş sağlığı ve güvenliği camiasını, çalışanlarını örgütlemeye çalışan bir sendikayız. 2 yıllık bir işçi sendikasıyız. Şu an için bağımsız bir sendikayız. Dolayısıyla tamamı ile insan hayatını yukarda tutmaya çalışan, insan hayatının değerli olduğunu anlatmaya çalışan bir sendikayız. Çok da güzel bir yere durduğumuzu düşünüyoruz. Bu uzun soluklu bir yol ve bu yolda herkesi yanımızda görmek istiyoruz.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA