Anzak askeri Üsteğmen Casey’in anısı Çanakkale ruhunu özetliyordu:
"Conk Bayırında korkunç siper savaşları oluyordu.
Taarruz'da açıkta kalan yüzbaşı ağlayarak "kurtarın!" diye bağırıyordu.
Yardım edebilirdik ama çıktığımızda kurşun yağmuruna tutuluyorduk.
O sırada garip bir şey oldu.
Osmanlı siperlerinden beyaz bir iç çamaşırı sallandı.
Silahsız bir Osmanlı askeri siperden çıktı.
Koşarak yüzbaşının yanına geldi ve onu kucakladı.
Kolunu omzuna atarak ve bize getirerek gitti.
Teşekkür bile edemediğimize çok üzülmüştük.
Günlerdir bu güzelliği ve bu insan sevgisini konuştuk."
***
Savaşların yaşandığı Gelibolu Yarımadasına gitmeden, oraları görmeden bazı şeyleri anlamak zor.
Sanki içinizden bir his o toprağa basmamanızı söylüyor.
Hem acıları hem de bir kahramanlığı hissediyorsunuz.
Gezerken o manevi havayı soluyor, o hüznü yaşıyor gibisiniz...
Şehitlikler, Seddülbahir, Arı burnu, Anzak koyu, Conk Bayırı, siperler, anıtlar, heykeller...
Mustafa Kemal’in yaralandığı yer;
Hani şu göğsüne şarapnel parçası isabet etmişti de saati kurtarmıştı...
İşte, Paşanın o yaralandığı yere gelince bu kez tüyleriniz diken diken oluyor.
Hele Conk Bayırı’nı görünce şaşıp kalıyorsunuz.
Düşmanın buradan asla geçemeyeceğine şahitlik ediyorsunuz.
Tarih her zaman ve her konuda olduğu gibi Mustafa Kemal’i burada da haklı çıkarmıştı.
Tarihin akışını değiştirenler her zaman Türkler olmuştur.
Bize de bu şanlı tarihe sahip çıkmak, o bilinci kaybetmemek kalıyor.