Mersin Serbest Bölgesinde çalışan Zafer Tan (45), doğum günü dolayısıyla eşi Nilgün Tan (37), kızları Duygu (15) ve Duru (5), yakın arkadaşı ve onun çocuklarıyla birlikte 30 Ağustos 2019 tarihinde merkez Toroslar ilçesi Doruklu Mahallesindeki bir restorana yemeğe gitmiş, restoranın oyun parkında oynamaya başlayan çocuklardan Duru Tan, oyuncak helikopterde hareketsiz halde bulunmuş ve elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdiği anlaşılmıştı.
Olayın ardından Tan ailesi, kızlarının ölümünde ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle restoran işletmecisi Fatma A. ve oğlu Hasan A. ile restoran çalışanları hakkında dava açmıştı. Davanın ilk duruşması bugün Mersin 19. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Cumhuriyet Savcılığı iddianamesinde, restoran işletmecisi anne ve oğula, bilinçli taksirle bir insanın ölümüne neden olma suçundan 9 yıla kadar hapis cezası, iki restoran çalışanının ise basit taksir düzeyinde ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle cezalandırılmaları istendi.
Duruşmaya, tutuksuz yargılanan 4 sanık, Duru Tan’ın babası Zafer ve annesi Nilgün Tan ile taraf avukatları ve davaya müdahil olmak isteyen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı katıldı.
“HELİKOPTER 1 YILDIR BOZUKTU. FİŞİ TAKILI DEĞİLDİ”
Duruşmada savunma yapan restoran işletmecisi Fatma A., olay anında restoranın yanındaki evinde olduğu belirterek, “Oyuncak helikopter 1 yıldır bozuktu. Fişi takılı değildi. Taksak da bir şey olmuyordu. Benim torunlarım ve elemanların çocukları da bununla oynuyordu” diyerek, suçlamaları kabul etmedi ve beraatını istedi.
İşletme sahibinin oğlu Hasan A. da olay anını görmediğini, evde bulunduğunu, babasının çağırmasıyla aşağıya indiğini söyledi. Restoranı annesinin işlettiğini, kendisinin sadece 3-4 saat çalışarak müşterileri karşıladığını, herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını iddia eden Hasan A., “Babam telefonla arayarak çağırdı. Gittiğimde bu olayla karşılaştım. Çocuk masanın üzerinde yatıyordu. Elinde yanık izi varsa da ben görmedim. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum” diye konuştu.
“FİŞİ TAKILI DEĞİLDİ. KİMİN TAKTIĞINI GÖRMEDİM”
İş yerinde garson olarak çalışan tutuksuz sanık Mehmet S. ise oyun alanından kendisinin sorumlu olmadığını, olay günü minik Duru’nun ablası Duygu’nun çığlığı ile helikopterin bulunduğu alan gittiğini söyledi. Çocuğu masaya yatırdıklarını ve ambulans çağrıldığını anlatan Mehmet S., “Helikoptere elektrik bağlı değildi. Yaklaşık 1 yıldır bozuktu. Çalışmıyordu, biz de fişini çekmiştik. Oyun alanına baktığımızda makinenin fişinin takılı olduğunu gördük. Fişi kimin taktığını görmedim. Bu alanda bizim çocuklarımız da oynuyor. Böyle bir olay yaşandığı için çok üzgünüz. Neden sanık oldum bilmiyorum. Biz de bunun yaşanmasını istemeyiz. Suçlamaları kabul etmiyorum” diyerek beraatını istedi.
TAMİRİ PAHALI DİYE YAPTIRMAMIŞLAR
İşletme çalışanı Evren U. da savunmasında oyun alanından kendisinin sorumlu olduğunu ifade etti. Söz konusu oyuncağın 1 yıldır arızalı olduğunu kaydeden Evren U., “Arızalı olmasına rağmen çocuklar sürekli para atıyorlardı ve biz de geri veriyorduk. İlk arızalandığında tamirinin 2 bin 500-3 bin lira olduğunu söylediler. Pahalı geldiği için yaptırmadık. Biz de fişini çektik. Süs amaçlı olarak orada duruyordu. Kaza anında bilmediğimiz birisi boks makinesindeki scarpı çıkarıp helikoptere takmış. Olayda kusurum yoktur. Beraatımı istiyorum” ifadelerini kullandı.
“CEZALANDIRILMALARINI İSTİYORUM”
Duru Tan’ın babası Zafer Tan ise olay gününü anlatarak, büyük kızı Duygu’nun çığlığıyla helikoptere gittiklerinde Duru’yu hareketsiz bulduklarını ve masaya yatırdıklarını, avucunun içinin simsiyah olduğunu gördüklerini söyledi. İşletme sahiplerinin, kızının ölümde ihmalleri olduğunu öne süren Baba Tan, “Çocuğumun vefatından sorumlu olan kişilerden şikayetçiyim. Cezalandırılmalarını istiyorum” dedi.
Anne Nilgün Tan da sorumlulardan şikayetçi olduğunu belirterek, gereğinin yapılmasını talep etti.
EN ÜST SINIRDAN CEZA TALEP ETTİLER
Tan ailesinin avukatları Güray Göçer ve Gözde Göçer, Duru Tan’ın otopsi raporunda elektrik çarpması sonucu vefat ettiğinin tespit edildiğini kaydederek, iddianamede de yer aldığı üzere uzmanlar tarafından hazırlanmış raporlarda işletmede topraklamayla ilgili sorunlar olduğu, bilirkişi raporunda ise 220 watt elektriğin açıkta olduğunun yer aldığını anlattı. Olayda daha önceden süregelen bir kusur olduğunu ifade eden avukatlar, 4 sanığa ek olarak ek soruşturmayla Fatma A.’nın diğer iki çocuğunun da sanık sıfatıyla yargılamaya dahil edilmelerini talep ederek, sanıkların en üst sınırdan bilinçli taksirle cezalandırılmalarını istediler.
Sanık avukatları ise olayda kasıt ve kusur olmadığını, fişin kimin tarafından takıldığının önemli olduğunu dile getirerek, Abla Duygu Tan’ın uzman eşliğinde ifadesinin alınmasını, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmasını, Fatma A.’nın adli kontrol şartının kaldırılmasını ve beraat talep ettiler.
Mahkeme başkanı, Fatma A.’nın adli kontrol şartının kaldırılmasına karar vererek, tanıkların dinlenmesi, yeni bilirkişiye gerek olup olmadığı yönünde cumhuriyet savcılığına yazı yazılması ve eksiklerin giderilmesi kararlarını vererek, duruşmayı 18 Mart 2020’ye erteledi.
“BENİM CANIM YANDI, BAŞKA ANNELERİN CANI YANMASIN”
Duruşmanın ardından adliye çıkışında İHA muhabirine açıklama yapan Duru Tan’ın babası Zafer Tan, “Biz, suçlu olanların ceza almalarını istiyoruz. Geride kalan insanların sağlığıyla bu şekilde, bu kadar ucuz olmamak şartıyla oynanmamasını istiyoruz. Sonuçta giden bir can vardır. Suçlu olan kimse cezasını çekmesini istiyoruz. Suçlamaları kabul etmediler. Hepsi birbirinin üstüne atıyor ama kendileri de ne söylediklerini bilmiyorlar. Cumhuriyet savcısının atadığı bilirkişiye bile ‘sahte evrak düzenledi’ diye beyanda bulunuyorlar. Bunu söyleyen de bir avukat” dedi.
Anne Tan ise Türk adaletine güvendiğini vurgulayarak, “Benim canım yandı, başka annelerin canı yanmasın. Gereğinin yapılmasını istiyorum. Adaletimize güveniyorum” şeklinde konuştu.
Aile avukatı Gözde Göçer, gerek devam eden bu kovuşturma dosyası gerek açılacak olan ek soruşturma dosyalarıyla bu konuda ihmali olan herkesin cezalandırılmalarını talep ettiklerini söyledi. Göçer, “Bu konuda takdir ve yetki Türk mahkemelerinindir elbette ama bu tarz işletmelerde tüm tedbirlerin ve tüm güvenliğin en üst düzeyde uygulanması gerekir. Maalesef ufacık bir ihmalin bile ne büyük sonuçlar doğurduğunu bugün tekrar gördük. Bu yüzden de üzgünüz. Türk mahkemelerinin bu konuda hassas davranacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
Av. Güray Göçer de işletmelerin tedbir ve güvenliklerinin yasaya uygun şekilde uygulaması gerektiğini, ihmallerin böylesine facialara yol açabileceğini, katılma taleplerinin mahkemece kabul edildiğini ve ilgili kişilerin en üst sınırdan cezalandırılması için dosyanın bundan sonra da takipçisi olacaklarını belirtti.(iha)