5 Nisan Avukatlara Günü’nde bir araya gelen avukatlar, yaşanan hak ihlalleri nedeniyle buruk bir kutlama yaptıklarını açıkladı. Baro Başkanı Yeşilboğaz, “Adaletin keskin kılıcının, kör bıçağa dönüştüğü günlerdeyiz” dedi.
SONER AYDIN
Mersin’de 5 Nisan Avukatlara Günü Cumhuriyet Alanı’nda düzenlenen törenle kutlandı. Mersin Barosu tarafından düzenlenen törene katılımın düşük kalması dikkat çekti. Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu ile başlayan tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile devam etti. Törende günün anlam ve önemine dair kısa bir konuşma yapan Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Avukatlar Gününü buruk kutladıklarını dile getirdi.
“570 AVUKAT TUTUKLU”
Avukatların, her gün yeni bir hak ihlali ve mesleğe dönük saldırılarla yüzleştiğini kaydeden Yeşilboğaz, “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin 2018 yılında yayınladığı rapora göre; 2017 yılı sonu itibariyle Türkiye’de 570 avukatın tutuklandığı, bin 470 avukat hakkında dava açıldığı, 79 avukatın ağır cezalara çarptırıldığı ve 14 baro başkanının tutuklandığı belirtiliyor. Geçtiğimiz haftalarda Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu mensubu 18 meslektaşımız daha asılsız iddialarla, hukuka aykırı bir şekilde tutuklanmıştır. 21. yüzyıl Türkiye’sinde avukatlar, açlık grevi ile hak mücadelesi vermektedir. Uluslararası Hukuk Örgütleri’nin, ikinci kez 24 Ocak 2019 tarihinde, Tehlikedeki Avukatlar Günü’nü Türkiye’deki avukatlara ithaf ettiğini unutmadık, unutturmayacağız !
Ülkemizde yargı, cemaatin ve siyasi partinin arka bahçesine dönüşünce, adliyeler adalet üretmeyince, biz avukatlar adaleti ülkenin dört bir yanında adalet nöbeti tutarak arar olduk. Avukatlar, bozulan adalet mekanizmasının düzeltilmesi için Adadolu’da nöbete çıkmıştır. Adalet nöbetimizi Anadolu’ya yaymaya kararlıyız. Adaleti çiğnemeyin, yoksa adalet bir gün kapınıza dayanır. Hukukun üstünlüğünün yeniden sağlanması için verilen mücadelede, tüm yük sadece avukatların üzerindedir. Oysa yargının diğer kurucu unsurları da bu mücadelenin içerisinde yer almalıdır. Biz avukatlar hiçbir zaman hiyerarşik yapının gölgesi altında verilen talimatların uygulayıcısı olmadık, olmayacağız. Yargı siyasetten emir alamaz” dedi.
“DÖRT AYAKLI MİNARE ÖNÜNDE HER GÜN BİR DAHA VURULMAKTIR AVUKAT OLMAK”
Hukuk devletinin güvencesinden birisi olan savunma hakkının, geleceksiz ve güvencesiz bir hale getirilmeye çalışıldığını ifade eden Yeşilboğaz, “Avukatın olmadığı bir yargıyı hayal edenler biliniz ki; demokratik bir ülkede savunma hakkı ne kadar güçlüyse, hukuk sistemi de o ölçüde güçlü kalacaktır.
Avukat sayısındaki hızlı artış, hukuk eğitiminin kalitesizleşmesi, kontrolsüz, denetimsiz açılan hukuk fakülteleri, sorunların temelini oluşturmaktadır. Türkiye' den başka avukatlığın sınavsız yapılabildiği başka bir ülke bulunmamaktadır. İş alanlarımız daraltılmakta, mesleğe saldırılar ise her geçen gün artmaktadır. Adliyelerde başlatılan güvenli alan uygulaması ile avukatlar, işlerini yapamaz hale getirilmektedir. Meslektaşlarımız kollukta, savcılıkta, mahkemelerde, adliyelerde ve ofislerinde bir yığın sorunla boğuşmaktadır: Dört Ayaklı Minare önünde her gün bir daha vurulmaktır avukat olmak, vurulacağını bile bile her sabah kalkıp peşine düşmektir zalimlerin. Mazlumun ahı olmaktır, mağdurun kinine de karşı durmaktır ama zalimin zulmüne dönüşürse o kin, önünde durmaktır avukat olmak. Senin olmayan bir canı, kendi canının yanına koymaktır avukat olmak. Başka başka hayatları bir tuz çuvalı gibi alıp sırtına, yollara düşmektir avukat olmak aslında. Haksızlık, hukuksuzluk, vicdansızlık kol gezerken önüne atılmaktır; adınla, itibarınla, bedeninle, özgürlüğünle; her türlü haksızlığı göğüslemektir avukat olmak. Kendisini hakkaniyete adayan; eşitlik için korkusuzca savaşandır avukat olmak. Tiranlığa karşı duran, insan hak ve bildirgesini yazandır avukat. Adaletin keskin kılıcının kör bıçağa dönüştüğü günümüzde; ‘masumiyet karinesi ve adalet, havamızdır, suyumuzdur’ diyendir avukat. Asla umutsuz olmamaktır, asla yorulmamak ve asla vazgeçmemek…
‘MUTLAKA HAK YERİNİ BULACAK’
‘Mutlaka hak yerini bulacak’ inancı olmaktır avukat olmak. Cübbelerimiz silah değil; barıştır, özgürlüktür. Eğer bugün Türkiye’de müstakil avukatlık müessesesi varsa, bugün avukatlar iyi, namuslu, söz, vakar ve hatta refah sahibi yurttaşlar arasında bulunuyorsa bunu bu iradeye borçludurlar. Çünkü Cumhuriyet, sadece avukatların refahını temin etmemiş, mesleğini kurmuş, Türk avukatının namusunu ve şerefini kurtarmış, onu layık olduğu mevkiye çıkartmıştır. Bunu böylece kabul etmek, söylemek, meslek, vicdan ve namus borcudur. Hukuksuzluğun, artık günlük hayatın olağan bir parçası olarak görülüp sindirilmeye çalışıldığı bir süreçteyiz ve hepimiz aynı geminin içindeyiz. Avukatlık mesleğinin bugünü ve yarını için, örgütlü ve ortak mücadele kaçınılmaz bir ihtiyaç. Adaletin ve hukuk sisteminin dibe vurduğu bir dönemde, hukuk sistemimizi yeniden şahlandırmak zorundayız. Her türlü hukuksuzluğa, hak ihlaline karşı koyuş refleksimiz, mesleğimizin var oluş nedenidir. Hiçbir hukuksuzluğa, anti demokratik uygulamalara boyun eğmemeye devam edeceğiz. Adaletin gerçekleşmesi için olmazsa olmaz unsur olan savunmayı yeniden etkin hale getireceğiz” diye konuştu.