Ne zaman sporda bireysel ve takım halinde başarılar elde etsek hemen arkasından bir olumsuzluk yaşanıyor. Voleybolcu kızlarımızın uluslararası başarısı sonrası bireysel başarılar elde etmeleri en sonunda da kadın futbol takımımızın galibiyetlerine sevinelim derken örneğine Afrika gibi ülkelerde yaşanan sahada futbolcu ya da hakem döğme görüntülerinin maalesef bu sefer ev sahipliğini yaptık. Üstelik başkentimizde hem de işadamı ve eski milletvekili bir kulüp başkanımızdan geldi şiddet görüntüleri. Burada detaylandırmayacağım. Zaten medyada da yeterince konusu oldu ve herkes bilgilendi. Bu ilkellik, iğrenç ötesi olayın şimdilik sorumluları cezaevine kondu. Dilerim bu ceza göstermelik ve bir parmak ağzımıza bal çalma şeklinde geçiştirilmez.
Ülkemiz bir çok konuda çağın gerisinde ya da çağa yakın seyrini sürdürse de hakkını vermek lazım, futbola yapılan yatırımlar gelişmiş ülkelerin çok ötesindedir. Özellikle futbol sağaları bakımından bir harikadır. Ayrıca antrenman yerleri, kamplar ve futbolcuya yapılan yatırımlar baştan sona tam profesyonelcedir. Bunların hepsi iyi güzelde bunları kullanacak insanlara aynı oranda yatırım yapıldı mı? İnsanları gerektiği biçimde eğitebilseydik bu üzücü olaylar yaşanır mıydı acaba? Uzun süre adeta yangına körükle gidildi. Akşamları televizyon programlarında spor yorumcuları üstelik bir kısmı eski hakem olmalarına ve kendileri de hakemlik hayatlarında hatalar yapmalarına rağmen hafta boyu üç kuruş daha fazla para ve reyting alma uğruna hakemlere demediklerini bırakmadılar. Hakemler adeta keçinin günahı ilan edildiler. Bu bir yerden patlak verecekti ve olan oldu. Hafızalarımızda yıllarca unutamayacağımız bir drama yaşandı ve biz evlerimizde bu görüntüleri izlerken kahrolduk. Bir de mağdur hakemin ailesini düşünün ve gözünüzde canlandırın. Yazıktır günahtır.
Bir toplumu iki sebeple çürütürsünüz. Birincisi ahlaki değerlerle oynamak, i̇kincisi de hukuku ortadan kaldırmaktır. Ne yazık ki ülkemizde bu iki hayati unsur yok olma yolunda emin adımlarla yoluna devam ediyor. Bunları korumak sadece yönetenlerin işi değildir. İşi oraya bağlama kolaycılıktır. Hepimizin, toplumun tamamının, sorumluluğundadır. O yüzden deve kuşu olma lüksümüz yoktur. Çarşambanın gelişini bilirsek günlerin güzelini kaçırmaz ve mutlu haftalara hep birlikte yelken açarız. Bu kadar nettir.