Türkiye’nin yeni ekonomik ve stratejik planlama başlıkları açıklandığında, Mersin’in yine listenin arka sıralarında kaldığını görmek maalesef kimse için sürpriz olmadı.
Yıllardır aynı tablo: Ülkenin en büyük limanına sahip, doğu–batı ticaret aksının merkezinde duran, tarımda, lojistikte ve ihracatta Türkiye’ye yön verebilecek potansiyele sahip bir şehir…
Ama yatırım pastasından aldığı pay hâlâ yok denecek kadar az.
Oysa Mersin, sadece Akdeniz kıyısında bir kent değil; Türkiye’nin dış ticaret kapısıdır. Lojistik avantajı, serbest bölgesi, tarımsal üretimi ve genç iş gücüyle büyümenin doğal adresidir.
Buna rağmen Ankara’nın stratejik planlamasında Mersin’in adı geçmiyor, geçse de gerekli karşılığını bulmuyor. Bu ihmalin yarattığı sonuçlar her gün piyasada, çarşıda, limanda, işsizlik rakamlarında açıkça görülüyor.
Sorulması gereken soru artık çok nettir:
Türkiye büyürken Mersin neden hep bekletilen şehir oluyor?
Neden potansiyeli bilinen bir kent planlamanın merkezine alınmıyor?
Neden yatırımlar hep başka illerin raflarına kaldırılırken, Mersin’in dosyası sürekli erteleniyor?
Bugün Mersin’in ihtiyacı, günü kurtaran açıklamalar değil; geleceği şekillendiren güçlü bir stratejik iradedir. Liman kapasitesinin genişletilmesinden altyapı yatırımlarına, tarımsal modernizasyondan turizm atağına kadar pek çok başlık acilen ele alınmalıdır.
Aksi hâlde Türkiye büyürken, Mersin sadece seyreden şehir olmaya devam edecektir.
Bu kent, görmezden gelinmeyi değil, hak ettiği değeri istiyor.
Ve bunu söylemek de Mersin’e gönül veren herkesin görevidir.