image
İnci TULUNAY

Tarih : 23.10.2025  E-Mail : 


SUCUK, ET DEĞİLSE NE YİYORUZ?

Baş etiyle sucuk üretildi, laboratuvar ortaya çıkardı, tüketici yine kandırıldı..

Geçtiğimiz hafta yapılan rutin gıda denetimlerinde bir sucuk markasında “uygunsuz içerik" tespit edildi. Laboratuvar incelemeleri sonucunda, bu üründe beklenen kas eti yerine ,sakatat, özellikle de baş eti  kullanıldığı ortaya çıktı.

İşin kötü tarafı şu ki: Bu ürün, piyasada uzun süredir "güvenilir" ve "geleneksel" etiketleriyle satılıyordu. Etiketin arkasında ise sadece baş eti değil, “tüketiciye saygısızlık” vardı.

Gıda güvenliği tabelada değil, içerikte olmalı..

Etiketinde %100 dana eti yazan bir ürünün içinde baş eti çıkması, basit bir “etiket hatası” değil; doğrudan “gıda sahtekârlığı değil midir?

Baş eti kullanımının yasal sınırları olabilir ama burada asıl mesele “tüketicinin bilgilendirilmemesi” Çünkü etikette kas eti yazıyor, ama içeriğe baş eti giriyor. Bu, aldatmacadır. Üstelik yalnızca maddi değil, “etik, dini ve sağlık açısından” da birçok insan için hassas bir konudur.

Ne yediğimizi bilmiyoruz, peki kim biliyor?

Gıda etiketlerine olan güvenin bu denli zedelendiği bir ortamda, tüketici

 “Markaya güvenemezsem, market rafına nasıl güveneyim?” demez mi?

Daha önce de kıymada soya karışımı, yoğurtta jelatin, zeytinyağında palm yağı gibi çıktı..Demek ki denetim mekanizması çalışıyor ama geç çalışıyor…Çünkü bu ürünler zaten aylarca raflarda kalıyor, tüketiliyor, ardından laboratuvar sonucu geliyor.

Yani denetim sonuçlarıyla değil, önleyici denetim politikasıyla korunmaya ihtiyaç var.

Ürün etiketlerini detaylı okumak bir başlangıçtır ama yeterli değildir. Çünkü burada etikette zaten doğru bilgi verilmemiştir.

 Tüketici, güvenilir marka ve satış noktalarından alışveriş yapmalı, şeffaf üretim politikası olan firmaları tercih etmeli, başka çaresi yok gibi..

Tüketici platformları, şikâyet hatları ve sosyal medya aracılığıyla bu tip olaylar daha geniş kitlelere duyurulmalı..

En önemlisi, firmalara sadece para cezası değil, raf yasakları da getirilmeli.. Çünkü bazı cezalar, maliyet hesabına dâhil edilebiliyor. Ama raf kaybı, marka için çok daha etkili bir yaptırımdır.

Bu mesele, sadece "sucuğun içinde ne var?" sorusuyla bitmiyor. Bu olay; “Market rafındaki her ürüne güvenebilir miyim?”, “Etiket yalan söylüyorsa, ben neye inanacağım?” gibi daha derin, toplumsal güven sorunlarını da beraberinde getiriyor.Ve eğer bu güven sarsılmaya devam ederse, insanlar sadece sucuk değil, gıda sisteminin tamamını sorgular hale gelir. Ki bu da, ülkenin tarımına, hayvancılığına ve yerli üreticisine duyulan güveni de zedeler.Sucuğun içinde ne olduğunu bilmek lüks değil, temel bir tüketici hakkıdır. Ve bu hak, etiketle değil, şeffaf üretim ve sıkı denetimle korunur.




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz          :

Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
Kod                        :

 



  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  
 

  HABERCİ SPOR
 
 
  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANE
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA