2011 yılında malum güçlerin müdahalesi ile yaptırılan halk ayaklanması sonucu devrilen, Muammer Kaddafi’den sonra bir türlü düzelemeyen Libya 9 yıldır iç savaş yaşıyor. Önce DEAŞ belası ile boğuşan ülke şuan ise iki başlı bir hükümetle boğuşuyor. BM, Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Fayez Al Sarraj’ı resmi olarak tanırken, diğer tarafta kendisini Libya Ulusal Ordusu olarak gören ve Türkiye karşıtı bir General Halife Hafter var.
Başkan Sarraj’ın ordusu düzensiz birçok gruptan oluşurken, Hafter’e bağlı ordu ise düzenli bir ordu olmasına karşın, büyük çoğunluğu yabancı askerlerden oluşuyor. Hafter’i malum olacağı gibi başta Rusya ve Fransa olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır desteklerken Ulusal Mutabakat Hükümetini ise BM başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, Katar ve Türkiye destekliyor.
Şimdi gelelim “Libya’da ne işimiz var?”a, hani diyor ya birçok aklı evvel “Libya’da ne işimiz var?” diye Irak için de Suriye için de aynı şeyi söylemişlerdi bunlar. Tank’ın üstünde Mehmetçiğime sorulduğun da nereye diye, o gülerek “Kızılelma’ya” cevabını verirken, soruyorlardı bunlar bu soruyu. Halbuki biliyorlardı aslın da cevabını, Irak’ta, Suriye’de ne işimiz varsa Libya’da da o var.
Onların ağzı ile cevap vereyim, “Milli güvenliğimiz” zaten “menfaatimizdir.”
Üstelik resmi hükümet sizi davet etmiş ve yardım istemiş, biz Müslümanız demiş bizim sizinle bir geçmişimiz var yaşanmışlığımız var demiş, davete icabet etmemek ayrı bir sıkıntıdır. Biz 1974’te Kıbrısa çıkarma yapmak zorunda kaldığımızda tüm dünya bize karşı iken, biz yardım istediğimiz de tüm dünyayı karşılarına alma pahasına bize her türlü yardımı yapmışlarken bizim hayır dememiz zaten olmazdı.
Elin ga… kaç-bin kilometrelerden “milli güvenlik-menfaat” diye gelirken, bir zamanlar senin ceddine ait olan topraklara, o yıllarda da senin orda olmanı istemeyenlerin ağzıyla konuşup da “ne işimiz var Libya’da” diye sorma.
“Çok işimiz var oralarda çoook.”