Perakende sektöründe 1990’lı yıllarda ulusal mağaza zincirlerinin yurt genelinde hızla yayılmaya başlaması sonrasında ciddi sıkıntılar oluştuğunu ifade eden Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 7 No’lu Perakende Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Dülek, sorunların çözümünün önce birlikte hareket etmek, ardından da bir takım yeni yasal düzenlemelere gidilerek sağlanabileceğini söyledi. Mersin’deki ilk ulusal mağazanın 1994 yılında açıldığını bildiren Dülek, şu bilgileri verdi: “Ulusal marketlerin yurt geneline açılmasının ardından tüm ulusal mağazalar kentimizde hızla yayıldı. Maalesef o yıllarda Gaziantep örneğinde olduğu gibi korumacı bir tutum gösteremedik. Gaziantep’te halk, yerel marketlerden alışverişi tercih edince ulusal marketler bir süre sonra kapatmak zorunda kaldı. Mersin’de ise aynı aidiyet duygusu gelişmeyince, Türkiye’de ulusal marketlerin en çok yayıldığı iller arasında yer aldık ve Mersin, bu anlamda kötü bir örnek oluşturdu.”
“YASA, SORUNLARA ÇÖZÜM GETİRMEDİ”
İndirim market olarak adlandırılan discount marketlerin de 2000 yılından sonra yayılmaya başladığını belirten Dülek, bu durumun Mersin’deki yöresel bakkal ya da marketlerin her geçen gün erimesini de beraberinde getirdiğini vurguladı. Hükümetin, yaşanan sorunların artması üzerine 1998’de Perakende Yasası hazırladığını ve 2015’te bu yasanın çıktığını hatırlatan Dülek, ancak yasanın da sorunlara çözüm getirmediğini söyledi. Bu marketlerin bulundukları kentlere hiçbir fayda sağlamadığı gibi istihdam anlamında da ciddi sıkıntılar oluşturduğunu vurgulayan Dülek şöyle konuştu: “Özellikle indirim marketler hızla yayılmaya başladı ve bu marketler çalışmalarını en fazla 2-3 kişi ile sürdürürken, yerel marketler 6-7 kişi çalıştırıyor. Ancak bu indirim marketlerin yayılması sonrasında yerel marketler kapanınca bu 6-7 kişi de iş bulmakta zorlanıyor ve istihdamda sorunlar yaşanıyor. Türkiye’de discount marketlerin istihdam ettiği kişi sayı yaklaşık 90 bin civarında. Oysa aynı ciroyu bizim yöresel marketler 200 bin kişi çalıştırarak elde edebiliyor. Bunun da en büyük sebebi discount marketlerin kasap, manav gibi reyonlarının bulunmaması ya da açıkta ürün satmamaları.”
“NÜFUS GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK MARKET AÇILMALI”
Ulusal zincir marketler ya da discount marketlerin kontrolsüz şekilde yayıldığının da altını çizen Ahmet Dülek, maksimum verimin alınabilmesi için market açılacak bölgenin nüfusunun göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Mevcut durumda açılacak marketler arası mesafeler ya da nüfus yoğunluklarının dikkate alınmadığını dile getiren Dülek, “Aynı mahallede birden fazla discount market aynı anda açılabiliyor. Karşılıklı ya da sırt sırta açılmalarına engel hiçbir durum bulunmuyor. Oysa en az 50 bin nüfusa bir marketin açılmasına izin verilirse açılan market daha verimli çalışabilir” ifadelerini kullandı.
Ahmet Dülek, Türkiye’de, perakende sektörünün şu an 4 indirim marketinin sırtına yüklendiğini kaydederek, “Bunlardan biri gıdanın fasonunu yapıyor, bir tanesi gıda dışı ürünlere yoğunlaştı, bir diğeri ağırlıklı olarak tekel ürünlerini satıyor ve sonuncusu ise markaları indirimli fiyatlarla tüketiciyle buluşturuyor. Bu durumun önüne geçilmemesi, diğer tüm sektör temsilcilerinin çalışmalarını sekteye uğratıyor” diye konuştu.
“KENT EKONOMİSİ KAYBEDİYOR”
Açıklamasında, perakendede yaşanan olumsuzlukların kentte ciddi ekonomik kayıpları beraberinde getirdiğine de dikkat çeken Dülek, “Aynı zamanda ürün aldığımız toptan firmaları da zincirin halkası olarak olumsuz etkileniyor. Bizler vergimizi bu kente ödüyoruz, bu kentte istihdam sağlıyoruz. Eğer Mersin ekonomisini canlandırmak istiyorsak, Mersin halkının ve yerel yönetimlerin yerel marketlere daha çok destek vermesini bekliyoruz” dedi.
Dülek, bayram nedeniyle az da olsa bir hareketlilik yaşanmasına rağmen geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında bu yıl istenen hareketliliğe ulaşılamadığına işaret etti.
“BÜYÜKŞEHİR OLMADAN ALIŞVERİŞ GÜNLERİ DÜZENLEMEK ZOR”
Sektörün hareketlendirilmesi adına geçmiş yıllarda ‘Alışveriş Günleri’ ya da ‘İndirim Günleri’ adı altında etkinlikler düzenlendiğini de hatırlatan Ahmet Dülek, ancak istenen sonuçları alamadıklarını dile getirdi. İstanbul ya da Ankara’da da bu tarz etkinlikler düzenlendiğini ve çok büyük kazanımlar elde edildiğini kaydeden Dülek, şu değerlendirmeleri yaptı: “Mersin’de istediğimiz sonucu alamamamızın en büyük sebebi ise yerel yönetimlerin bu tür etkinliklere sahip çıkmaması. Büyükşehir Belediyemiz olmadan düzenlenecek alışveriş günlerinden sonuç alınması imkansız. Bu tür etkinlikler, festivallerden sonuç alınabilmesi, etkinliğin büyüklüğü, halkın ilgisini çekebilecek organizasyonlar içermesi ve iyi bir tanıtımla doğru orantılıdır. Bu da yüksek bütçeli bir çalışma anlamına geliyor. Bu bütçeleri ise sektör temsilcilerinin sağlaması zor. Bu noktada yerel yönetimlerle işbirliği yapılabilmesi halinde sonuç alabiliriz.”
“DENETİMLER ARTIRILMALI”
Bir diğer sorunu ise, pazar esnafı ve seyyar satıcılarla yaşadıklarını anlatan Ahmet Dülek, bu alanlardaki denetimlerin yetersiz olduğunu söyledi. Mersin gibi dışa dönük, modern bir kente, her sokak başında bir seyyar satıcı görüntüsünün yakışmadığını kaydeden Dülek, “Bu satışlar, denetimleri tam olarak yapılan, vergisini düzenli ödeyen firmaları sıkıntıya sokuyor. Bizlerde gıda maddeleri düzenli olarak kontrol edilirken aynı hassasiyet pazar satıcıları ya da seyyar satıcılar için gösterilmiyor. Marketlerimize uygulanan denetimden şikayetçi değiliz. Ürünümüzün kalitesinin artması adına bunu önemsiyoruz ancak aynı hassasiyetin diğer gruplara da gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Aksi halde haksız rekabet oluşuyor” diye konuştu. (bülten)