Boğaziçi Üniversitesi’ne bağlı Tarsus’ta Gözlükule Höyüğü Araştırma Merkezi olarak kullanılacak olan Saint Paul Kilisesi Anıt Müzesi yanında bulunan 100 yıllık eski çırçır fabrikasındaki restorasyon çalışmaları tamamlandı.
Konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Boğaziçi Üniversitesi olarak Türkiye’deki arkeolojik araştırmaların uygun ve özem bir ortamda yürütülebilmesine ve aynı zamanda bölgenin kültürel mirasının onarılıp, kullanılarak korunmasına örnek olması açısından son derece önemli olan Gözlükule Höyüğü Araştırma Merkezi 18 Şubat 2017 Cumartesi günü saat 13:30’da düzenlenecek tören ile hizmete açılıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ve Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan’ın katılımıyla gerçekleşecek” denildi.
TARİH GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Saint Paul Müzesi (kilisesi) çevre düzenlemesi kapsamında 2002 yılında, Abdi İpekçi Caddesi'ndeki eski çırçır fabrikası Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kamulaştırıldı. Daha sonra fabrikanın restore edilmekte olan hangarları bakanlık tarafından Gözlükule Höyüğü'nde 2007 yılında başlatılan bilimsel kazı çalışmalarında değerlendirilmesi amacıyla kazı çalışmalarını yürüten Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'ne tahsis edildi.
Alan; Gözlükule Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Aslı Özyar ve restorasyon çalışmalarını gerçekleştiren firmanın Restoratörü Fırat Erciyas’a emanet edildi.
Restorasyon çalışmaları kapsamında hangarların duvarlarını sağlamlaştırdıklarını, çatıların özgün makaslarının korunarak yeni bir konstrüksiyon çatıya kavuşturulduğunu belirten Restoratör Fırat Erciyas, "Bitirildiğinde, Gözlükule Höyüğü'nden çıkan bulguların yer alacağı araştırma ve inceleme merkezi, idari ve çalışma ofisleri, misafirhane ve laboratuvarlar ile atölyeler olacak" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aslı Özyar ise, söz konusu eski çırçır fabrikasının Boğaziçi Üniversitesi’nin çalışmalarına dahil edilmiş durumda olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Önceleri önde bir hangar tahsis edilmişti depo olarak. Ondan sonraki yıllarda bunun sayısı 6-7’ye çıktı. En son 2011 yılından itibaren depo olarak tahsis edilen ve daha sonrada Kalkınma Bakanlığı’ndan proje alarak Boğaziçi Üniversitesi olarak buraya bir araştırma ve kazı merkezi için Tarsus Gözlükule Höyüğü Kazısının, araştırma ve kazı merkezi olarak kullanmaya başladık.
Yaptığımız çalışmalarda Orta Çağ malzemesi, Orta Çağ katmanları, Roma Dönemi’ne ait, Geç Antik Çağ’a ait yani Erken Bizans’a ait katmanlar ve onların bulguları, buluntuları bir de M.Ö. 2000. yılın sonuna tarihlediğimiz, Hitit İmparatorluğu’nun yıkıldığı döneme tarihlediğimiz bir katmanda çalışıyoruz. Bir de oradan çıkan bulgular var. Bu çalışma neden bu kadar önemli?
Bunun 2 nedeni var. Birincisi Türkiye’deki arkeoloji tarihi açısından önemli. Çünkü Cumhuriyet Dönemi’nde höyük kazısı olarak, resmi izinli kazı olarak başlayan belki de ilk beş kazıdan bir tanesi burasıdır. Diğerleri; Troya, Alacahöyük olmak üzere bunların hepsi 1930’lu yıllarda izinler alınarak yapılan kazılardır. Yani bir menteşe gibi mi diyelim, yahut üzengi noktası gibi mi diyelim bütün her şey bu yapıların üzerine oturtulmuştur. Bilimsel anlamda başka bir önemi de coğrafi konumudur. Burası Akdeniz’e açık olmak suretiyle dış ilişkilere çok açık bir yer olmuş. Yani kendi içinde kapalı bir dünya hiçbir zaman olmamış” dedi. (bülten)