Haber Merkezi

Azınlıkça adlı internet haber sitesinde bir kaç ay önce yapılan habere göre Türkiye’den ihraç edilen 164 ton limonda pestisit (tarım ürünlerinde kullanılan insan sağlığına zararlı kimyasal) kalıntısı bulunduğu için ürünler Haziran ayında Türkiye’ye iade edilmişti.
Konunun kamuoyunda tartışılmaya başlanmasına rağmen hükümet yetkililerinden konuyla ilgili açıklama gelmemesi CHP Mersin Milletvekili Dr. Hüseyin Çamak’i harekete geçirdi. 

MÜCADELE BÖLGE BAZINDA YAPILMALI
Çamak, Mersin ve yöresinde çiftçilerin korkulu rüyası haline gelen Akdeniz sineği ve bu zararlıyla mücadele yöntemlerini bir kez daha meclis gündemine taşıdı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Çamak,  Akdeniz sineğinin turunçgil meyvelerine zarar vererek olgunlaşmadan dökülmelere ve meyve kalitesinin düşmesine neden olduğuna dikkat çekti. 
Akdeniz sineği ile mücadelenin bahçeler bazında değil, bölge bazında, toplu şekilde yapılabileceğine dikkat çeken Çamak, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün de bu kapsamda Adana, Hatay, Osmaniye ve Mersin illerini içine alan Akdeniz Meyve Sineği Mücadelesi Pilot Projesi başlattığını hatırlattı.
Akdeniz sineği ile mücadele için kullanılan ilaçların insan sağlığını ve ürün kalitesini tehdit ettiğini belirten Çamak, “Geldiğimiz noktada hem bölgesel anlamda hem de Mersin özelinde Akdeniz Sineği sorunu devam etmekte, üreticilerimiz bu nedenle ciddi sorunlar yaşamaktadır. Ayrıca ihraç edilecek ürünlerde ilaç kalıntısı tespit edildiğinden, ürünler ihraç edilememekte dolayısıyla üreticimiz ciddi ekonomik sorunlar ile yüz yüze kalmaktadır” dedi.

ÜRÜNLERİN AKIBETİ NE?
CHP Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’e şu soruları yöneltti: “Ürüne zarar vererek kalitesini düşüren, bu nedenle ihracatta da sıkıntı oluşturan Akdeniz meyve sineği ile mücadele kapsamında Mersin ilinde ne gibi çalışmalar yürütülmüştür? Akdeniz meyve sineğini ile mücadelede ne gibi yöntemler izlenmektedir? Bakanlık verilerine göre bu zararlı ile mücadele yürütülmesine rağmen, ihracattaki geri dönüşlerin nedenleri nelerdir? Üreticilerimizin ve ihracatçılarımızın maddi kayıplarını karşılamak açısından ne gibi girişimler yapmayı düşünüyorsunuz? 
İnsan sağlığını tehdit ettiği için ihracat edilemeyen ürünlerin akıbeti ne olmaktadır? Bakanlık, kontrolsüz ilaç kullanımının önüne geçmek için ne gibi önlemler almaktadır? Bakanlık bünyesinde üreticilerimize zararlılarla mücadele ve kimyasal kullanımı konusunda daha etkili bir eğitim vermeyi, yönlendirme yapmayı düşünüyor musunuz?

164 TON LİMONA NE OLDU?
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde gıda güvenliğini sağlama ve tüketici sağlığını koruma amacıyla kurulmuş bir iletişim sistemi olan ‘Gıda ve Yem Hızlı Alarm Sistemi’nde (RASFF) Türkiye’den ihraç edilen ürünlerdeki pestisit kalıntılarına ilişkin bilgi sunuluyor. Ancak iade edilen ürünlerin imha edilip edilmediği bu sistemden görülemiyor.
Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık da Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısında bu konuya değindi: “Azınlıkça-Batı Trakya Haber isimli internet sitesinde yer alan bir habere göre, Haziran ayında yapılan analizlerde Türkiye’den ithal edilen 164 ton limonda pestisit kalıntısı belirlendiği için bu ürünler Türkiye’ye iade edilmiş. Pestisitler tarım ürünlerinin üretiminde kullanılan ancak insan ve çevre sağlığına zararlı kimyasal maddelerdir. Birkaç ay öncesine ait bu haber güncelliğini yitirmiş gibi görünmesin. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde gıda güvenliğini sağlama ve tüketici sağlığını koruma amacıyla kurulmuş bir iletişim sistemi olan ‘Gıda ve Yem Hızlı Alarm Sistemi’nde (RASFF) ülkemizden ihraç edilen ürünlerdeki pestisit kalıntılarına ilişkin epeyce bilgi var.
Bu yazının meselesi ülkemize iade edilen bu zehirli gıda ürünlerine ne olduğudur. Basitçe sorarsak 164 ton limona ne oldu? İmha mı edildi, yoksa tüketime mi sunuldu?” sorusuna yanıt istedi.