Haber Merkezi
Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görüşülen Akkuyu Nükleer Santrali’nin yerinin işaretlenmesine onay veren belediye İmar ve Bayındırlık Komisyonu ile Çevre ve Sağlık Komisyon raporlarına itiraz eden CHP’nin gerekçesinde ilginç iddialar yer aldı.
Konunun komisyonlarda CHP’li meclis üyelerinin katılımı olmadan, habersizce görüşüldüğünü savunan CHP’li Meclis Üyesi Esen Tuba Tol, raporlara şerh koyduklarını açıklayarak, “Sergilenen etik dışı ve dışlayıcı bu tavrın yanlışlığı bir yana kararın içeriğinde mevcut olan hukuksuz ve gerçek dışı unsurlardan dolayı bu karar katılmıyor ve reddediyoruz. Çünkü komisyon kararının 5 ve 6’ıncı sayfalarında belirtildiği gibi bazı alanlarda özel kanunlarla tariflenmiş yetkiler nedeniyle, ‘belediye meclisinin plan onama yetkisinin bulunmadığı’ iddiası ve bu iddiaya dayanarak bazı alanların plan dışı ya da meclis onayı dışında bırakılması gerek şehircilik ve planlama ilkelerine, gerekse de yasal yükümlülüklere aykırıdır” dedi.
“YÖNETMELİK İHLAL EDİLDİ”
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin Planlama başlıklı 18’inci maddesinin; “Çevre düzeni planı en az bir il düzeyinde yapılır” şeklinde olduğunu anımsatan Esen Tuba Tol, “Bunun anlamı planın en az bir il sınırının tamamını kapsaması gerektiğidir. Planlama alanı tanımı bu kadar açık belirtilmişken her hangi bir nedenle il sınırlarının bir kısmının plan dışı bırakılması, ya da kararın merkezi yönetime bırakılması yönetmelik ihlalidir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin, Genel Planlama Esasları başlıklı 7’inci maddesi I bendinde, ‘Ülke ve bölge ve düzeyinde karar gerektiren büyük projelerin mekansal strateji planı veya çevre düzeni planında değerlendirilmesi esastır’ denilmektedir. Hal böyleyken ülkesel ve hatta uluslar arası çapta bir büyük bir proje olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ve bölgesel ekonominin en önemli itici güçlerinden biri olan turizm merkezlerinin plan dışı bırakılması ya da kararın merkezi yönetime bırakılması yönetmelik ihlalidir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin Planların Onaylanması ve Yürürlüğe Girmesi başlıklı 32’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında, ‘Çevre düzeni planlarının kesinleşmeyen kısımlarını kapsayan imar planları onaylanmaz’ denilmektedir. Yönetmeliğin bu hükmüne göre; alt ölçekli imar planların onaylanabilmesi için öncelikle Çevre Düzeni Planı içerisinde yer alması ve kesin karara bağlanması gerekmektedir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin Tanımlar başlıklı 4’üncü maddesi C bendinde; ‘Çevre Düzeni Planı; sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkileri koruma kullanma dengesini sağlayan 1/50 bin veya 100 bin ölçekteki haritalar üzerinde ölçeği gösterilerek kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen plan notları ve raporlarıyla bir bütün olarak yapılan planı ifade eder’ şeklinde tanımlanmıştır” dedi.
“PLANDA BOŞLUK BIRAKILAMAZ”
Çevre Düzeni Planlarının; sanayi, turizm, enerji gibi sektörlerin yer seçimlerini ve genel arazi kullanımlarını belirlemekle yükümlendirildiğinin atını çizen Esen Tuba Tol, “Bütüncül bir plan olan Çevre Düzeni Planlarında enerji ve turizm yatırım alanlarının plan dışı bırakılması asla düşünülemeyeceği gibi tam tersine plan sınırları içerisinde hiçbir boşluk ve tanımsız alan bırakılmaması gerekmektedir.
Sadece yasa ve yönetmelikler açısından değil; şehircilik ilkeleri ve planlama yöntemleri açısından da il topraklarının bir bölümünün ve üstelik en önemli yatırım alanlarının plan onama sınırı dışına çıkarılarak, tanımsız bırakılması kabul edilemez.
Komisyon kararlarında bazı alanların Mersin Çevre Düzeni Planı onama sınırları dışına çıkarılarak yada onama yetkisini merkezi yönetime bırakarak, plansız ve tanımsız bırakılmasının gerekçesi olarak; bu alanların planlama yetkisinin yerel yönetim yerine merkezi yönetimde olması gösterilmiştir. Örneğin; turizm merkezlerinin plan onama yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda, özel çevre koruma bölgesinin plan onama yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin plan onama yetkisinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda olduğundan bahisle, plan dışına çıkarıldığı belirtilmektedir.
“PLANLAMA KAVRAMLARI BİLİNÇLİ OLARAK KARIŞTIRILDI”
Bu tamamen yanlış bir planlama tekniğidir ve planlama kavramlarını bilinçli olarak karıştırılması ve kavram karmayası yaratılmasından kaynaklanmaktadır. Özelliği olan bazı alanların planlama yetkisinin yerel yönetimler yerine bazı bakanlıklara verilmiş olması tamamen imar planları ile ilgilidir. Yani bu alanların sadece nazım ve imar planları ilgili bakanlıklar tarafından onanır. Yoksa bu alanların çevre düzeni planlarında yer almasına engel bir durum olmadığı gibi tam tersine, temel bir planlama ilkesidir.
Aynı mantıkla devam edildiği takdirde kanunla ilan edilmiş, arkeolojik kentsel ve tarihsel SİT alanlarının plan onama yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda, doğal SİT alanlarının plan onama yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda, Organize sanayi bölgelerinin plan onama yetkisi Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nda olduğuna göre bu alanlarında plan dışı bırakılması gerekirdi.
Binyıllar boyu kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış Mersin’in binlerce hektarlık alanı SİT niteliğindedir ve bu alanların Çevre Düzeni Planı dışında bırakılması elbette düşünülemez.
“BAKANLIKTAKİ 2013’TE HAZIRLANAN PLAN YETERSİZ”
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin Revizyon ve Değişiklikler başlıklı 20’inci maddesinde, ‘Çevre düzeni planı değişikliklerinde kamu yatırımlarına, çevrenin korunmasına, çevre kirliliğinin önlenmesine, planın uygulamasında karşılaşılan güçlükler ve maddi hataların giderilmesine, değişen verilerin güncellenmesine dair yeterli, geçerli ve gerekçeleri açık olan alt yapı etkileri değerlendirilen rapor içeren teklif ve talepler, idarece planın temel hedef, ilke, strateji ve politikaları kapsamında teknik ve yasal çerçevede değerlendirmeye alınarak sonuçlandırılır’ denilmektedir.
Yani Çevre Düzeni Planı revizyonları, mevcut planda kamu yatırımları, çevrenin korunması ve değişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesi gibi ihtiyaç ve talepler sonucu değerlendirilmekte ve sonuçlandırılmaktadır.
16.09.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış olan Mersin-Adana Çevre Düzeni Planı’nın da günümüz ihtiyaçlarına ve taleplerine cevap veremediği açıktır.
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nce yaptırılan Çevre Düzeni Planı Revizyonu; olması gerektiği gibi bütüncül, bilimsel verilere dayalı, çevreci ve katılımlı bir yaklaşım la hazırlanmış ve idareye teslim edilmiştir. İdareye sunulan plan çalışmasında ilimiz sınırları içerisinde yer alan tüm alanların kullanım kararları belirlenmiş, daha önce nükleer santral alanı olarak tanımlanmış olan Akkuyu mevkii ise ormanlık alan olarak tanımlanmıştır. Bu karar plan müellifinin Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin Revizyon ve Değişiklikler başlıklı 20’inci maddesinde belirtilen; çevrenin korunması ve gelişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesi konularında titizlik gösterildiğinin de ispatıdır. Şöyle ki; Akkuyu bölgesi için 1976 yılında verilen nükleer santral yer lisansının bugünkü; nüfus, tarım, turizm, sanayi, iklim ve deprem verilerine göre bilimsellikten uzak olduğu, Mersin halkının yüzde 86’sının bölgede nükleer santral istemediği, Akkuyu’da yapılacak bir nükleer santralin çok büyük ve geri dönülmez bir çevre kirliliği, risk ve toplumsal maliyet yaratacağı, ekolojik dengeyi bozacağı, bölgede yürütülen tarım ve turizm faaliyetlerine darbe vuracağı, bölgede yapılacak bir nükleer santralin etkileşim bölgesinde kalacak olan Silifke-Kargıcık, Silifke-Taşucu-Boğsak, Silifke-Narlıkuyu-Akyar, Silifke-Ovacık, Gülnar-Orta Burun ve Anamur Melleç Turizm Merkezleri gibi merkezler açısından yaratacağı olumsuzluk kaçınılmaz olacak. Nükleer santralin 30 kilometrelik etki alanlarına, Aydıncık-Silifke arasında yer alan Akdeniz foku yaşam alanlarına, Göksu Deltası sulak alanına, deniz kaplumbağası yuvalama alanlarına çok büyük zarar verecek şeklinde sıralanabilecek güncel ve bilimsel gerçekler planda doğru bir şekilde değerlendirilmiş ve Akkuyu mevkii revizyon planda ormanlık alan olarak tanımlanmıştır.
“SİYASİ NEDENLERLE, RAHTA HİZMET EDİLDİ”
Sonuç olarak plan müellifleri tarafından bütüncül, bilimsel verilere dayalı, çevreci ve katılımcı bir yaklaşımla tamamlanmış olan İl Çevre Düzeni Planı Revizyonu bu komisyon raporu ile sırf siyasi nedenlerle ve ranta hizmet eder şekilde tahribata maruz kalmıştır. Mersin ili toprakları bir bölümünün çevre düzeni planı dışında bırakılmak istenmesi hem yasalara hem de planlama ilkelerine aykırı olup, tamamen siyasi bir tasarruftur. Amaç Mersin kamuoyunun büyük tepkisini çeken Akkuyu Nükleer Santrali’nin önünü açmaya yöneliktir. Aslında nükleer yandaşı olup, kamuoyu önünde nükleer karşıtı görünmeye çalışmaktır. Turizm merkezleri ve ölçekleme alanları da bu siyasi kararın kamuflaj malzemesi olarak kullanılmaktadır. Bu nedenlerle plan müellifi tarafından tamamlanmış olan 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonu’nun hiçbir değişiklik yapılmadan onaylanmasını talep ediyor, komisyon raporuna katılmıyor ve reddediyoruz” diye konuştu.