YUSUFCAN GÜDÜK
Kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yoksulluğunu daha da derinleştiren toplu iş sözleşmesi masasına (TİS) karşı ses yükseltindi. KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) Mersin Şubesi öncülüğünde kamu emekçileri Maliye önünde buluşarak, taleplerini haykırdı.
KAMU EMEKÇİSİNİN GÖZÜ BÜTÇEDE
Burada bir basın açıklaması yapan BES Örgütleme Sekreteri Doğan Yarlıgaş, bütçe kanununa göre iktidarın hazırlamış bulunduğu 2026 yılı bütçesiyle, 2027 ve 2028 tahmini bütçe taslaklarının TBMM’ye sunulduğunu aktardı.
“ İktidar bütçe taslağı öncesinde, bütçe kanununun kapsayacağı yıllar için, başta biz emekçiler olmak üzere toplumun geniş yoksul kesimlerine, yapacağı bütçe kanunuyla bir iyileştirme yapmayacağını ilan etmiş durumdadır” diyen Yarlıgaş, “Keza 8 Eylül’de açıklanan orta vadeli programda; Ücret gelirlerini düşük tutmaya devam edeceğini, işgücü piyasasında esnek ve kuralsız çalışmanın önünü sonuna kadar açacağını, kamusal emekliliğin kırıntılarını ortadan kaldıracak olan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemini devreye sokarak ücret gelirlerinde kesintiye gidileceğini, yandaşlara ve sermaye kesimine vergi teşvikleri, istisnalar yoluyla kaynak aktarılacağı ilan edilirken, kamu harcamalarını dengeleme adı altında toplumun dar gelirli kesinlerinden daha fazla vergi alacağını, özelleştirme adı altında; başta köprü ve yollar olmak üzere kamu kaynaklarını yandaş sermaye gruplarına peşkeş çekmeye devam edeceğini ilan etmiştir.
Açıklanan orta vadeli programda, esas itibarıyla düşük ücret politikasına devam edileceği, kamusal hizmetlerde alt yapı yatırımlarının kısıtlanacağı ve kamu kaynaklarının üretim ekonomisine değil; ranta, faize aktarılacağı beyan edilmiştir. Dolayısıyla emekçiler ve yoksulların 2026 yılı ve sonraki yıllarda da yoksulluğa sürükleneceği önceden daha bütçe görüşmeleri başlamadan ilan edilmiş durumdadır.
YOKSULLUK DERİNLEŞİYOR, İKTİDARIN UMURUNDA DEĞİL!
İktidarın TÜİK ve yandaş sendikalar eliyle bizleri yoksulluğa mahkûm etmesi yetmiyormuş gibi, bizler aynı zamanda iktidarın üretim ve istihdam yaratmaktan uzak ekonomik programı yüzünden bir türlü tutturulamayan ve yüksek seyreden enflasyonun suçlusu olarak biz emekçiler ve ufak tefek yatırım sahibi olan hane halkı suçlu olarak ilan edilmiştir.
Bilindiği gibi daha yakın zamanda, Merkez Bankası Başkanı, enflasyon rakamlarının yüksek çıkmasının esas sebebinin hane halkının yastık altı birikimleri olduğunu söyledi. Merkez Bankası Başkanının bu açıklaması aynı zamanda daha sıkı bir ekonomik programın, yüksek vergilerin ve kamusal hizmetlerin ortadan kaldırılmasına yönelik hazırlıkların yapıldığının işaret olarak okunmalıdır” dedi.
YOKSULLUK SINIRI 90 BİN 378 LİRA
İktidarın aparatı haline getirdiği TÜİK dışında yapılan bütün araştırmalarda yoksulluğun derinleştiği ve süreklilik kazandığını söyleyen Doğan Yarlıgaş, “Keza sendikamızın araştırma merkezi BES-AR tarafından Ekim ayı için yapılan açlık ve yoksulluk araştırması sonuçlarına göre; gıda madde fiyatları üzerinden yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir memur ailesinin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Ekim 2025 için 37 bin 287 liradır. Tek bir (bekâr) çalışanın yaşam maliyeti ise 60 bin 990 lira, ailelerin yaşama tutunma sınırı olan yoksulluk sınırı 90 bir 378 liraya, sağlıklı beslenmenin günlük maliyeti 1.242 liraya ulaşmıştır.
Hiçbir oldu bittiyi kabul etmeyeceğiz. Yoksulluğun bu kadar derinleştiği bir süreçte iktidarla yandaş sendikalar arasında orta oyununa dönen toplu sözleşme masasında, iktidar mensuplarının sarayın arka kapılarında ikna edilen yandaş sendikalar ve hakem heyeti vasıtasıyla Merkez Bankası’nın 14 Ağustos’ta açıkladığı 2026 için %16, 2027 için %9 enflasyon hedefleri oranında zamma boyun eğen iktidar aparatı sendikaları buradan bir kez daha kınıyoruz.
YOKSULLUK POLİTİKALARINA KARŞI BÜTÇE SÜRECİNİ KAPSAYAN BİR MÜCADELE TAKVİMİ OLUŞTURULACAK
Bizler, daha toplu sözleşme süreci başlamadan alışkanlık haline getirilen bu kötü orta oyunu sonuçlarını kabul etmeyeceğimizi, biz kamu emekçilerine ve kamu emeklilerine dayatılan yoksulluk politikalarına karşı bütçe sürecini kapsayan bir mücadele takviminin oluşturacağımızı ilan etmiştik. Bugün bir kez daha ifade etmek istiyoruz, başta biz kamu emekçileri olmak üzere, yoksullara dayatılan bu yoksullaştırıcı politikaları kabul etmiyoruz ve iktidarı bu çıkmaz sokaktan bir an önce çıkmaya davet ediyoruz. İktidarın bizleri görmeyen bu politikalarına karşı 23 Ekim’de örgütlü bulunduğumuz bütün illerde, işyerlerimizin önünde kitlesel basın açıklamaları yaparak alanlara çıkacağımızı buradan ilan ediyoruz.
Değerli Basın Emekçileri;
Bizler yaşadığımız bu ağır ekonomik kayıpların temel sebeplerinden birinin de mevcut iktidar bloğunun iktidarda kalmak için yarattığı kaotik ortamın süreklilik arz etmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Bugün yaşadığımız asıl yoksulluğun başat sebebinin başta gelir adaletsizliği olmak üzere, yargı adaletsizliği ve hukuksuzlukların inatla devam ettirilmesidir.
Bunun için iktidara, açıkladığı ve sürekli revize ettiği bu hayali ekonomik programlardan önce, hukukun üstünlüğüne uyması ve demokratik değerleri güvence altına alacak düzenlemeleri hayata geçirmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.
İŞTE KAMU EMEKÇİSİNİN TALEPLERİ
Yoksulluğun bu kadar geniş tabana yayıldığı bir süreçte, iktidarın bizlere dayattığı bu yoksulluğu iş yerlerimizi eksen alan bir mücadele takvimiyle teşhir etmeye ve bunun için; 2026 yılı bütçesinin tartışılmaya başladığı süreçte bütçeden emekçilere daha fazla kaynak ayrılmasını istiyoruz.
Kalıcı kazanımların elde edilmesi için grev hakkı içeren bir sendika yasası düzenlemesinin yapılması istiyoruz.
Hakem Heyetinin olmadığı ve tarafların eşit temsiliyetini sağlayan yeni bir toplu sözleşme masasının kurulması yönünde mücadele edeceğimizi bildiriyoruz.
Mülakat haksızlığına son verilmelidir. 3600 ek gösterge düzenlemesi bir an önce yapılmalı ve bütün ek ödemelerin temel ücrete yansıtılmalıdır. İşyerlerimize kreş ve bebek bakım odalarının açılmalıdır. 5510 Sayılı Kanunun yarattığı mağduriyetleri ortadan kaldırılmasını ve emeklilikte kamusal emekliliğin esas alınmasını talep ediyoruz. Tüm emekçileri işyerlerinden başlayan ortak bir mücadele etrafında birleşmeye ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.