HEDİYE EROĞLU
Mersin’de Toroslar Belediyesi, “Kardeş Göçerler Yörük Etkinliği” ile Anadolu coğrafyasının farklı köşelerinden Yörükleri, göçerleri, Koçerleri bir araya getirdi. Tırtar Mahallesi Şekerçeşme mevkiinde yapılan etkilikte katılımcılar Yörük kültürünü ve mutfağını tanıyarak, eğlenceli etkinliklerle doğal ortamda vakit geçirdi.
KÜLTÜR, MÜZİK VE EĞLENCE BİR ARADA
Festivalde her yaştan ziyaretçiyi bekleyen zengin bir program yer aldı. Etkinlik boyunca: kıl çadırlar kurularak, geleneksel Yörük yaşamı yakından tanıtıldı. Halk oyunları gösterileri yapılırken, yöresel lezzetler katılımcılara sunuldu. Ayrıca çocuk etkinlikleri ve spor faaliyetleri ile eğlence doruğa çıktı
YÖRÜK KÜLTÜRÜ NASIL YAŞATILIR?
Farklı coğrafyalarda benzer sıkıntıları yaşayan, kültürlerini yaşatmak için direnen Yörükler ve göçerler de ekonomik ve sosyal sorunlarını daha güçlü şekilde dile getirme fırsatı da yakaladı.
Festivalin ilk günü Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız’ın moderatörlüğünü yaptığı Yörük Sohbetleri, alanında uzman konukların katılımıyla gerçekleşti.
Etkinliğin ilk oturumunda Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, yazar Turan Ali Çağlar ve Tırtar Mera Başkanı Davut Çardak, Yörük kültürü ve nasıl yaşatılması gerektiğini ele aldı.
“KEÇİ SAYIMIZ AZALDIKÇA ORMANLARIMIZ AZALIYOR”
Yörük kültürünü devam etmesi için yapılması gerekenlere değinen Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, “Her şeyden önce belki gençlerimiz eğlenecek belki birazımız yemek yiyecek ama şuan burada bulunmamızın tek bir amacı var; dağları taşları bize emanet edip giden ecdadımız varken, şu güzelim ormanlarımıza sahipken ne olur geriye dönüp üşünelim, bu anımız geri gelmeyecek. Bugün Çanakkale yanıyor. Bugün huzur içindeysek ecdadımızın bize bırakılan manevi ruh sayesinde. Yıllar önce binlerce keçimiz vardı, keçi sayımız azaldıkça ormanlarımız azalıyor.
“BİZ YÖRÜKLER VARIZ, KENDİMİZİ UNUTMAYALIM”
Belki başka kaynaklardan beslenerek hayatımızı idame ettirebiliyoruz ama Yörükler sadece keçi otlatarak, dağlarda deve çekerek değil, dabanı çatlayarak, dudakları paramparça olarak üretim yapan, çalışan insanlardır. Dağ da taşta, bağda bahçede, kalemde kitapta defterde daha nerelerde biz Yörükler varız. Kendimizi unutmayalım. İçinde bulunduğumuz bu anı ileriye taşıyalım. Ne olur zamanımızı iyi değerlendirelim, gelecek için bir şeyler yapalım.
“YANGINLARDAN DOLAYI ORMANLARDA YERİMİZ KALMADI, KÖYLÜLER HARAÇ İSTİYOR”
Biz Anadolu yurtlarında, dağlarda, İç Anadolu bölgesinden, Toroslar’dan Sarıkeçililerden Akdeniz Toroslar’a selam getirdik. Ama oralarda oturup ekmeğimizi rahat rahat yiyemiyoruz. Çünkü yasaklar o kadar fazla ki… Yangınlardan dolayı ormanlarda yerimiz kalmadı, köylüler haraç istiyor. Her gittiğimiz bölgede otlak için para ödemek zorunda bırakıyorlar bizi. Biz bunlarla mücadele ederken bizlerin varlığını da biliyoruz. Bizler için bir şeyler yapacağınıza inanıyoruz. Sorunlarımızın çözümü belediyeyi aşar ama gün gelecek bizler bu belediye durumunu da aşacağız. Bu vatan, bu toprak bizim. Nasıl Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda bir araya geldiysek, bu vatanı vatan yapan, Anadolu’da emek çeken kadınları görünce heyecanım daha çok artıyor. Ne olur; çocuklarımız belki farkındalar belki değiller ama biz gençler ve orta yaştakiler, yarınlar için, vatan topraklarımızı yangınlara, bir başkalarına bırakmamak için herkes bir şeyler üretmek, bir şey yapmak zorunda.
“ANAYASA’DA GÖÇERLİK HAKKI İSTİYORUZ”
Bizler su bulamıyoruz. Yurt bulamıyoruz. 2012 yılında bir torba yasa çıktı ama biz bu yasaya karşıyız. Keçilerimizi, sularımızı, kültürümüzü vermeyeceğiz diye develerimiz ile Ankara’ya kadar yürüdük ama anlatamadık. Anayasa’da göçerlik hakkı istiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Bizi yalnız bırakarak, sorunlarımız ile baş başa bırakarak yok etmeye çalışıyorlar. Şehirlerde bilgi kirliliği var. Bir başkasının bize dayattığı sistem ile hareket etmeyelim. Kadim kültürümüz var. Bizleri biz yapan tarih oyunca bize ışık tutan ecdadımızın bize öğrettiği bilgiler var. Bu bilgiler ışığında binlerce yıl hayatı idame ettirecek bilgiye sahibiz. Ama bizler çok zor durumdayız.
“GİDİP, TOROS DAĞLARI'NA BAKINIZ, EĞER ORADA BİR TEK YÖRÜK ÇADIRI GÖRÜRSENİZ VE O ÇADIRDA BİR DUMAN TÜTÜYORSA, ŞUNU ÇOK İYİ BİLİNİZ Kİ BU DÜNYADA HİÇBİR GÜÇ VE KUVVET ASLA BİZİ YENEMEZ”
Eğlendik konuştuk ama bu, burada kalmasın. Yeri gelince birbirimiz için iyi bir şekilde kenetlenebilelim. Belki de bunun adı eylem de olabilir. Ne için, kültürümüze sahip çıkmak, geleceğimiz, Anadolu’nun, cumhuriyetin var olabilmesi için.
Atatürk’ün söylediği sözü unutmayalım, ‘Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.’
Biz açlığımız için beklemiyoruz bu dağları, biz keçilerimiz için beklemiyoruz dağları. Bizleri sisteme dahil edemediler, bir grup Sarıkeçili ile savaşıyorlar. Ama bizim arkamız çok kuvvetli, neden; uçan kuşlar, akbabalar, dağlardaki tüm ağaçlar ve bir araya gelmesek de sizlerin yüreklerinden güç alıyoruz. Biz Toroslar’ı bekleyeceğiz, siz de yerleşim alanlarında bizlerin varlığını unutmadan gelecek için mücadele etmek zorundayız” diye konuştu.