Deve kervanları ve yüzlerce keçi ve koyun ile yapılan göçlerini araştırmaya giden Delikoca, fotoğraf sanatçıları Adil Durukan ve Nevzat Hız, üç gün kıl çadırlarda kalarak Karaman ili Hacıbaba Dağı’na göç eden ve su başlarında konaklayan Yörüklerin izlerini sürdü. Kıl çadırlarını, birkaç çuvala sığdırdıkları kap kacak, yatak ve yorganlarını heybelerine doldurarak göç yoluna koyulan onlarca Sarıkeçili Yörükleri arasında bulunan Hasan Bacak, develeri, yüzlerce keçisi, eşi ve üç yaşındaki oğlu Mehmet ile göçün en dikkat çeken obası olduğu gibi, tarihten gelen ata kültürünü de her anlamda tüm zorluklara rağmen yaşatmaya çalışması takdir edildi.

Araştırma heyeti adına açıklama yapan Yusuf Delikoca, Yörük kültürünün çağımız için önemine değinirken, onların yaşamını kitaplaştıracaklarını da belirtti. Delikoca, “Toroslarda yaşama tutunan Sarıkeçililer, binlerce yıllık tarihi hafızamızın bir aynası gibidir. Dağlarda çağımızın sunduğu birçok imkandan uzak yaşayan Yörükler, bizlerin anlam veremeyeceği kadar doğal ve sade yaşam tarzlarını devam ettiriyorlar. Tüm gereksinimleri birkaç ala çuvala sığıyor. Yaşamları kapısız penceresiz bir kıl çadırda sürüyor. Yurdumuzda develeriyle göç edip, kara kıl çadırda yaşayan sadece Sarıkeçili Yörükleri kaldı. Onları el üstünde tutmamız gerekiyor. Çünkü onlar bizim yaşayan en doğal kültürel mirasımızdır” dedi.

Yörükler şehrin gürültüsünden ve stresinden uzak, doğayla iç içe, keçi ve koyunlarıyla geçim mücadelesi verdiklerini ifade eden Delikoca, “Bu güzel insanların çadırları kapısız yani kilitsiz, tıpkı yürekleri gibi. Sarıkeçililer develerine yükledikleri kadim kültürleriyle asırlardır bu yüce yaylalarda barış içinde konup göçüyorlar. Bırakın Yörükler yürüsünler, yüzlerce yıldır yürüdükleri gibi” şeklinde konuştu. (İHA)