Bulaşıcı hastalıklara karşı hijyenik davranışlar uyarısı! | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

Bulaşıcı hastalıklara karşı hijyenik davranışlar uyarısı!


 

Salgın, virüs tehditlerinin her geçen gün artığı günümüzde MEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz, 16 Ocak Dünya Hijyen Günü’ne özel açıklamalar yaparak hijyenin önemini anlattı.

Haber Merkezi

 

16 Ocak Dünya Hijyen Günü'ne özel açıklamalar yapan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz, hijyen ve hijyenin önemini anlattı.

İlk kez 2011 yılında kutlanmaya başlanan 16 Ocak Dünya Hijyen Günü’nün, sağlıklı bir yaşam sürebilmek için hijyenin ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Şaşmaz, pandemiyi anımsatarak “Öncelikle yaşadığımız bu dönemde dünyada hâlâ yıllık 1.4 milyon ölüm temel hijyenik kurallara uyulursa önlenebileceği rapor edilmektedir. Biz hâlâ dünyada çok basit önlemlerle yıllık 1.4 milyon ölümü önleyebiliriz. Hijyen yani dezentasyon, ikisi beraber değerlendirilir.

 

“İNSAN İÇİN EN TEHLİKELİ HASTALIK KAYNAĞI, İNSANIN DIŞKISI VE ATIKLARIDIR”

Hijyen, insanın sağlığını korumak için yaptığı tutum ve davranışlar anlamına gelmektedir. İnsan için en tehlikeli hastalık kaynağı, insanın dışkısı ve atıklarıdır. İnsanın dışkısı ve atıkları ne kadar sağlıklı bir şekilde bertaraf edilirse; içtiğimiz sudan, yediğimiz gıdadan, giydiğimiz elbiseden, yaşadığımız ortamlardan ne kadar sağlıklı bir şekilde uzaklaştırılabilir ise o kadar sağlıklı oluruz. Hijyen alışkanlıklarından en önemlisi el yıkama alışkanlığıdır. İnsanlığın uygarlık tarihine bakıldığı zaman belki de insanın ilk tespit ettiği koruyucu sağlık hizmetleri hijyenik davranışlardır. İnsan bunu gözlemlemiş ve hijyenik davranışlarını geliştirmiştir. Zaten son 100 yılda koruyucu hekimlik ile ilgili kürsü ve ana bilim dalları, hijyen kürsü ve ana bilim dalları olarak açılmıştır. Şu anda halk sağlığı ana bilim dalı olarak geçer. Pandemi dönemi bize hijyenik davranışların önemini ortaya çıkardı. Toplumda daha büyük bir farkındalık ve bilinç oluşturdu.

 

‘ELLERİN SU VE SABUNLA YIKANMASI EN ÖNEMLİ HİJYENİK DAVRANIŞTIR’

Ellerin su ve sabunla yıkanması en önemli hijyenik davranıştır. Çünkü insan her şeye elleriyle dokunmakta, her şeyi elleriyle yapmakta, dokunduğu her şeye elleri kirlenmekte. Ve bundan dolayı eller en fazla bulaş kaynağı oluyor. Biz ellerimizi su ve sabunla düzenli bir şekilde yıkarsak en büyük bulaşıcı hastalıktan korunma yöntemini yerine getirmiş oluruz. El yıkama alışkanlığı, özellikle su ve besinlerle bulaşan hastalıklara karşı korunmadaki en etkili davranıştır. Bununla beraber hava yoluyla bulaşan hastalıklar için de el yıkama alışkanlığı en önemli koruyucu davranıştır. Hava ile bulaşan hastalıklara yine pek çok yerde temas ediyoruz. Hava ile bulaşan hastalıklar yüzeylere çöküyor. Ellerimizle onlara temas ediyoruz. Ve bu hastalıkların bulaşmasına neden oluyor. Elimizi nasıl ve ne sıklıkla yıkayacağız?

Öncelikle elimizi sağlıklı içme suyu dediğimiz sularla ve sabunla yıkayacağız. Sağlıklı su dediğimiz nedir? İçinde hastalık yapıcı etkenin olmadığı, yararlı minerallerin olduğu renksiz kokusuz sular sağlıklı sulardır. Bu suları temin etmek yerel yönetimlerin görevidir. Sabun konusuna gelince sıvı sabun da olabilir, katı sabun da olabilir. Elimizi ıslatacağız, sabunu köpürteceğiz ve en az 20 saniye elimizi ovalayacağız. Elimizin hem iç ve dış yüzeyini ovalayacağız hem parmak aralarımızı ve bileğimizi ovalayacağız. Bu şekilde elimizdeki hastalık yapıcı etkenleri uzaklaştırmış oluruz. Bu önerdiğimiz el yıkama davranışıdır.

 

“ELLERİN SU VE SABUNLA YIKANMASINI ÖNERİYORUZ”

Peki elimizi ne sıklıkta yıkayalım? Gün içinde tuvalet ihtiyacımızdan sonra muhakkak yıkamalıyız. Yemek hazırlamadan ve çocuk bakımından önce ellerimizi yıkamalıyız. Yemek yemeden önce de mutlaka ellerimizi yıkamalıyız. Dışarıdan eve girildiğinde ellerimizi yıkamalıyız. Ve son olarak ellerimizin kirli olduğunu düşündüğümüzde yıkamalıyız. Bunun yanında ellerimizi gereksiz yere çok fazla su ve sabunla yıkarsak, bu sefer elimizin kendini koruma mekanizmalarını devre dışı bıraktırmış oluruz. Bu da cildimizde ekzema türü alerjik reaksiyonların hastalıklarına sebep olur. Su ve sabunla el yıkama davranışı, dezenfektan içeren bir silmeyle karşılaştırılamaz. Biz her zaman eğer olabiliyorsa ellerin su ve sabunla yıkanmasını öneriyoruz. Sabunun antibakteriyel, kokulu gibi özellikleri de çok önemli değildir. Satışına müsaade edilmiş, lisans almış herhangi bir sabun bu amaçla kullanılabilir” dedi.

 

GÜN AŞIRI DUŞ ALIN

El yıkama dışında tüm vücut hijyeni, besinlerin hijyenik hazırlanması ve saklanması gibi yapılması gereken diğer hijyenik davranışlar hakkında da tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz, “Vücudumuzun düzenli olarak yıkanması çok önemli. İklimsel özelliklere bağlı olarak süre biraz daha uzayabilir ama mümkünse gün aşırı gerçekleştirilmesi gerekir. Saç yıkanması da bunun bir parçasıdır. Tırnakların kesilmesi de çok önemli. Eğer tırnaklar düzenli olarak kesilmezse, tırnak aralarında biriken hastalık yapıcı etkenler bize ciddi anlamda hastalık bulaştırırlar. Elbiselerimizin temiz olması ve düzenli aralıklarla iç giysilerin değiştirilmesi çok önemli. Özellikle pamuklu iç çamaşırların kullanılmasını önermekteyiz. Sentetik, naylon iç çamaşırları önermiyoruz.

 

“BESİNLERİN SAĞLIKLI İÇME VE KULLANMA SUYU İLE YIKANMASI GEREKİR"

Besin hijyeni olarak baktığımızda bu da çok önemli bir konu. Düzenli olarak besin almak zorundayız. Tükettiğimiz besinlerin hastalık yapıcı etkenlerle temas etmemesi gerekir. Besinlerdeki en büyük tehlike bulaşıcı hastalık etkenleridir. Besinlerin sağlıklı içme ve kullanma suyu ile yıkanması gerekir. İnsan ve hayvan dışkısı ya da diğer atıklarla temas eden gıdalar bulaşıcı hastalık kaynağıdır. Ayrıca son 50 yıldır kimyasal ve toksik etkenler çok yaygın kullanılıyor. Artık besinlerde bakteriyolojik kirlenme yanında kimyasal toksik kirlenme de var. Kullanılan gübrelerden ya da ilaçlardan kaynaklı. Biz besinlerimizi sağlıklı içme suları ile pişireceğiz. Besinleri pişirmek, hem lezzet açısından hem de hijyenik açıdan olumlu bir durum yaratır. Yıkayarak sebze ve meyvelerdeki mikroorganizmaları tamamen bertaraf edemeyiz. Uygun şekilde pişirme, besinin hijyenini de artırmış olur. Besinleri yıkadık, pişirdik, sonrasında saklama aşaması geliyor. Artan besinleri saklarken, pişirilmiş olanlarla pişirilmemiş olanlar temas etmemeli. Kaplarda ağzı kapalı bir şekilde saklanması gerekir. Tüketileceği zaman kaynama sıcaklığına yakın ısıtılması gerekir. Vatandaşlarımız mümkün mertebe yiyecekleri pişirip saklama işine girmemeli. Olabildiğince taze hazırlayıp tek seferde tüketmeli” diye konuştu.

 

"DÜNYADA HÂLÂ 3.6 MİLYAR İNSAN SAĞLIKLI İÇME VE KULLANMA SUYUNUN HAZIRLANAMADIĞI BÖLGELERDE YAŞIYOR"

Suyun hayattaki en önemli şey olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz,  “açıklamasını şöyle sürdürdü; “Sağlıklı içme ve kullanma suyuna her bireyin ulaşması bir ayrıcalık değil, haktır. Sağlıklı içme ve kullanma suyunun temin edilmesi yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Yerel yönetimlerin sorumlu olduğu yerde yaşayan insanlara sağlıklı içme ve kullanma suyunu sağlaması gerekir. Dünyada hâlâ 3.6 milyar insan sağlıklı içme ve kullanma suyunun hazırlanamadığı bölgelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun yarısına yakın bir nüfustur bu. Ülkemizde bu daha ileri aşamadadır ama biz dünyada hâlâ bu sorunu çözemedik. İçme suyu da yıkanma ya da kullanma suyu da aynı öneme sahiptir.  Yapılan teknik ve analizler Mersin'deki suyun sağlıklı içme ve kullanma suyu niteliklerini taşıdığını gösteriyor. Biz bu şebeke sularını güvenle kullanabiliriz. Fakat şöyle bir sorunu da göz ardı edemeyiz. Mersin Büyükşehir Belediyesi bu suları evimizin içine kadar getirmiyor. Mahalleye kadar getiriyor. Kullanıcılar da kendi tesisatını yaparak o suyu alabiliyor. Bu tesisatlar zamanla bozulabilir. Bunların bakımının yapılması gerekir. Yine çok yaygın olarak yaşadığımız şehir olan Mersin'de güneş enerjileri kullanılıyor. Şebeke suyuyla doldurulan bu güneş enerjilerinin de bakımının yapılması gerekir. Açık olan kapaklardan kuşlar düşebilir. Daha birçok sebep bu depoların kirlenmesine sebep olabilir. Bina içindeki su depolarının periyodik olarak temizlenmesi ve bakımının yapılması gerekir. Yoksa bunlar hastalık yapıcı bir hale dönüşebilirler. Bu belediyenin sorumluluğunda değil, vatandaşların yani kullanıcıların sorumluluğunda. Vatandaşların bu sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekir.

 

"VATANDAŞLARIMIZ BÜTÜN HİJYENİK DAVRANIŞLARI SORGULAMADAN YAPSINLAR"

Öncelikle vatandaşlarımız sağlıklı içme ve kullanma sularını şebekelerden kullanmaya devam etsinler. Su ve sabun kullanma alışkanlığını yaygınlaştırsınlar. Ellerini yıkama davranışlarını alışkanlık haline getirsinler. Bunları sorgulamadan yapsınlar. Gereksiz yere el dezenfektanı ve benzeri malzemeleri kullanmaya çalışmasınlar. Bunlar ancak sağlıklı içme ve kullanma suyu ve sabun yoksa geçici süreliğine kullanılabilir. Günlük temel, basit tutum ve hijyenik davranışlarla bulaşıcı hastalıklara karşı, kimyasal toksik etkenlere karşı da ciddi anlamda korunabiliriz. Çok komplike davranışlar yok bunun içinde. Yeter ki önerilerin davranışları sergileyelim.”


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA