Bu rapor tartışılır! | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

Bu rapor tartışılır!


 

İki yıl önce özelleştirilerek işletme hakkı 40 yıllığına Ceyport’a devredilen Taşucu Limanı için 28 Eylül’de verilen ‘ÇED olumlu raporu’ mahkemeye taşındı. Halkın bilgilendirilme toplantısının protesto edilmesine rağmen ‘yapılmış’ kabul edilmesinin ÇED raporunun meşruluğunu tartışır hale getirdiği iddia edildi.

HEDİYE EROĞLU - BARIŞ ÇOBAN

 

Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Mersin Şubesi, Taşucu Limanı ve Geri Sahası Projesinde gelinen süreci ve hukuki durumu değerlendirdi.

İki yıl önce özelleştirilerek işletme hakkı 40 yıllığına Cey Grup bünyesindeki Ceyhort’a devredilen Taşucu Limanı için 28 Eylül’de verilen ‘ÇED olumlu raporu’ mahkemeye taşındı. Rapordaki eksiklikleri tespit ederek Mersin İdare Mahkemesine olumlu kararın iptali için dava açan ÇMO Mersin Şubesi, projenin doğa ve yaşama olumsuz etkilerinin yeniden gözden geçirilmesini istedi. Toplantıya; TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Onur Gökulu, ÇMO Mersin Şube Başkanı ve Şehir Plancıları Odası Mersin İl Temsilcisi Uğur İnce katıldı.

TAŞUCU 38 YILLIK LİMAN

Başkan Dr. Sinan Can, Taşucu Limanı’nın, 1977 yılında yapımına başlandığını ve 1985 yılından itibaren faaliyete geçtiğini anımsatarak, kentin ikinci büyük limanının bin 750 metre ana dalgakıran ve 500 metre uzunluğunda tali dalgakıran ile yaklaşık 331 bin metrekare korunaklı basen içerisinde bulunan yanaşma yerlerinden oluştuğunu anımsattı.

Mevcut durumu ile Taşucu Limanı’nın baseninde su derinliğinin 10 metre, gemi manevra dairesinin çapının ise 400 metre olduğunu aktaran Can, “Toplam uzunluğu 280 m ve su derinliği 6 m olan üç rıhtımın oluşturduğu bölümün kara tarafında uluslararası niteliklere sahip yolcu salonu bulunmaktadır. Yük gemileri 130 m uzunluğunda ve 6 m derinliğinde bir rıhtım ile 180 m uzunluğunda 10 m derinliğinde bir rıhtıma yanaşabilmektedir. Ayrıca 20 m uzunluğunda 10 m derinliğinde küçük bir rıhtıma ise Ro-Ro gemileri yanaşmaktadır. Söz konusu tüm rıhtımlar beton bloklarla oluşturulmuştur

 

ÇED RAPORUNDA, DİP TARAMA PLANI YOK

ÇED raporunda projenin çevresel etkilerinin yeterince irdelenmediğini tespit ettiklerini dile getiren Başkan Dr. Sinan Dr. Özellikle ÇED raporu ekinde Dip Tarama Çevresel Yönetim Planı’nın verilmemesine dikkat çekti.

 

KAZI VE DOLGU MİKTARI HESAPLANMAMIŞ

Ayrıca proje inşaat aşamasında oluşacak kazı ve dolgu miktarının da hesaplanmadığını tespit ettiklerini söyleyen Can, “Proje çevresinde yeterli döküm sahası olup olmadığı belirtilmemiştir. Ayrıca, kazıdan çıkan malzemenin ne kadarının dolgu işleminde kullanılacağı bilinmediğinden artan malzeme olacaksa döküm sahasına taşıma sırasında oluşma ihtimali olan toz emisyonu değerlendirilmemiştir.

 

KAPASİTE ARTIŞ ÖNGÖRÜSÜ DÜŞÜK

Yine işletme aşamasında kapasite artışı ihtiyaç duyulacak toplam çalışanın 100 (farklı yerlerde 110) olacağı belirtilmiş. Bu sayı beklenen elleçleme artışına göre fazlaca düşük kalmaktadır.

İşletme aşamasında artacak yolcu sayısı ile yük taşıma işlerinden dolayı limanı ziyaret edecek bireylerin sayısı hesaplanmamış, atıksu, atık, toz ve gürültü oluşumunda bunlar değerlendirilmemiştir.

 

HERHANGİ BİR SERA GAZI EMİSYON HESABI YAPILMAMIŞ

Herhangi bir sera gazı emisyon hesabı yapılmamıştır. İnşaat ve işletme aşamalarında yakıt kullanımından dolayı oluşacak dolaylı ve direk karbon dioksit emisyonları, sınırlı da olsa mevcut bitki örtüsünün kaldırılmasından dolayı yok edilecek yutağa bağlı karbon dioksit tutulma miktarı hesaplanmalıdır” diye konuştu.

 

PROTESTO EDİLEN TOPLANTI ‘YAPILMIŞ’ KABUL EDİLDİ

Başkan Can raporda dikkat çeken bir diğer ayrıntının ise ÇED sürecinin en önemli ayağı olan Halkın Bilgilendirme Toplantısı’nın raporda ‘yapılmış’ olarak kabul edilmesi olduğunu kaydetti. Toplantının yöre halkı tarafından protesto edilidğini ve katılımcıların tutanağı imzaladığını da anımsatan Can, buna rağmen toplantının yapılmış olduğu yönündeki tanımın doğru olmadığını işaret etti.

Dr. Sinan Can, “Toplantı yerinde halkın yoğun ıslıklar, düdükler, sloganlar ile projeye karşı güçlü tepkiler olmuş, halkın proje hakkında bilgilenmek istemediği, toplantının yapılmasının istenmediği ifade edilmiş ve toplantıya katılım sağlayan katılımcılar tarafından katılımcı listesine imza atmayacakları belirtilmiştir. Yöre halkının söz konusu projeye olan yoğun tepkisinden, projeye karşı olduklarından bilgilenmek istememiş olup toplantı Mersin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından sonlandırılmıştır.

Halkın katılım toplantılarından proje hakkında olumsuz bir tutum çıkmasına rağmen idare tarafından ÇED olumlu kararının verilmesi halinde mahkemeye taşınacak kadar ciddi uyuşmazlıklar ve birçok problemini de beraberinde getirmektedir.

Tüm bu bilgiler ve öngörüler ışığında İlgili ÇED raporunda ‘halkın proje hakkında bilgilenmek istemediği ve toplantının yapılmasının istenmediği ifade edilmiş’ olunması ve  ED süreçlerinde ‘toplantı yapıldı’ olarak onaylanarak bir sonraki aşamaya geçilmesi ilgili projenin halkın katılımının sağlanılamadığı, süreç hakkında ikna edilmediği, halkın katılımı konusunda ilgililer tarafından yetersizlik oluşturulduğu görülmektedir. Nihayetinde ilgili yatırım hakkında ÇED süreci ile ilgili halkın katılımı temel ve önemli bir bileşeni olarak ortaya konulmadığı ve belirtilen ibarenin ÇED raporunda yer alaraktan onaylandığı katılımcılığın esas alınmasında eksiklikler yaşanarak ÇED raporunun meşruluğunu tartışır hale getirildiği açıktır” dedi.

 

PROJE GÖKSU KORUMA ALANINDA

Ayrıca proje alanının doğusunda Göksu Deltası Ramsar Alanı’nın yer aldığını işaret eden Başkan Can, “Göksu Deltası 1994 yılında Ramsar Alanı olarak ilan edilmiş olup, ayrıca Özel Çevre Koruma Bölgesi statüsü bulunmaktadır. Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğünün 13.06.2016 tarih ve 6374 sayılı yazısı ile proje alanı Göksu Deltası Sulak Alan sınırları dışında bırakılmıştır.

Projenin bütünü ve gelecek dönemlerde yapılası planlanan sanayi alanları ile birlikte Göksu Deltasının varlığı ve etkilenme düzeyini son derece kritik ve önemli buluyoruz. Bu açıdan değerlendirme raporumuzda Göksu Deltasına ayrı bir parantez açıp değerlendirme gereksiniminde bulunmaktayız.

 

GÖKSU DELTASI

Sulak alanlar barındırdıkları zengin biyo-çeşitlilik nedeniyle dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilirler ve bulundukları bölgenin önemli çevresel sistemleri arasında yer alınarak koruma politikaları içerisinde değerlendirilmektedir. Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında bulunan önemli sulak alan olan Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunmakta ve bu kuş türlerine beslenme, barınma ve üreme ortamı sağlamakta ve ayrıca diğer birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır.

Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi alanı 226 km2 ve toplam Delta alanı 15 bin hektardır.

Göksu Deltasında Paradeniz Lagünü ve Akgöl olmak üzere iki adet önemli su kütlesi bulunmaktadır. Bu göller birbirleriyle bir kanalla bağlanmış durumdadır. Bu gölleri çevreleyen sazlık, bataklık alanlar sulak alan habitatlarını oluşturmaktadır. Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi göçmen kuşların önemli göç yolları üzerinde bulunması, 327 kuş türünü bünyesinde barındırması, Türkiye için önemli 140 kuş türünden 106 adedinin bu alanda bulunması ve nesli tehlike altında olan Caretta caretta, Chelonia mydas, Callinectes spidus (Mavi yengeç) türünün önemli üreme alanı olması nedenleriyle Türkiye’de RAMSAR alanı olan 5 önemli sulak alan içerisine girmiştir. Göksu Deltası Çevre Bakanlığı tarafından 15.03.1994 tarih ve 9415434 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile RAMSAR olarak bilinen Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi listesine dâhil edilmiştir (Özcan ve ark, 2004). Göksu Deltası sahip olduğu zengin ekolojik değerleri nedeniyle bir çok koruma statüsü almıştır.

 

8’İ ENDEMİK 32 NADİR TÜR VAR

Göksu Deltası bölge florasında 352 bitki türünün varlığı tespit edilmiş olup bunların 8’i endemik tür 32’si nadir tür olmak üzere 40 adedi korunmaya ihtiyacı türler oluşturmaktadır.

Bilindiği üzere; Liman ve Liman Geri Sahasındaki Taşınmaz, 24.06.2009 tarih ve 27268 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile “Turizm Tesis Alanı” fonksiyonu tanımlayan imar planı ile turizm alanı olarak değerlendirilmesine karar verilmiştir. Bu çerçevede Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) tarafından 22.06.2009 tarihinde onaylanan imar planına göre söz konusu alan Turizm Tesis Alanı ve Yat Limanı olarak düzenlenmiştir. Ancak bu plan açılan dava sonucunda Danıştay 6. Dairesi’nin 19.06.2013 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. Tesis alanı daha önce sulak alan tampon bölgesinde kalmaktayken, Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun 13.06.2016 tarihli kararı ile Göksu Deltası Sulak Alan sınırları dışında bırakılmıştır.

 

PROJE SAHASI GEÇMİŞTE SULAK ALAN TAMPON BÖLGESİYDİ ŞİMDİ DEĞİL!

Yukarıda yer alan tüm çıkarım ve öngörülerin temel nedeni olarak; Tesis alanı daha önce sulak alan tampon bölgesinde kalmaktayken, Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun 13.06.2016 tarihli kararı ile Göksu Deltası Sulak Alan sınırları dışında bırakılması,

Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından 28.12.2016 tarihli alınan karar ile alana yönelik 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliği, 1/5 bin ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı onaylanması şeklinde başladığını söyleyebiliriz.

Göksu Deltası içerisinde bulunan bir alanın önce sulak alanı dışında bırakılması daha sonra da plan değişiklikleri ile birlikte Lojistik Tesis Alanı ve Sanayi Tesis Alanı olarak belirlenmesi uluslararası birçok anlaşma ile koruma altında olan Göksu Deltası için son derece kritik bir viraj oluşturmaktadır.

 

“GÖKSU DELTA’SINA GERİ DÖNÜŞÜMÜ OLMAYAN SONUÇLARA SEBEP VERECEK”

Nihayetinde kararların yetkili ve ilgililerce sorgulanıp, tekrardan değerlendirme kapsamına alınıp Göksu Deltası’na zarar verecek hiçbir çalışma içerisinde olmayan uygulama kararlarının alınması son derece elzemdir. Keza bölgede sanayi depolama alanı ve sanayi tesislerinin içerisinde olduğu bir endüstriyel alan veya serbest bölge yapılması fikri Göksu Delta’sına geri dönüşümü olmayan sonuçlara sebep verecek olup ulusal ve uluslararası ekolojik bir değerimizin yok olmasına sebep verebilme potansiyeli oluşturmaktadır.

Sonuç olarak yukarıda yer alan tüm çıkarımlar nezdinde geçmişten günümüze dek Proje alanı için alınan özellikle ‘sulak alandan çıkarılması’ ve ‘Lojistik Tesis Alanı ve Sanayi Tesis Alanı’ planlama kararlarının gözden geçirilip tekrardan değerlendirilerek uluslararası ekolojik bir değer olan ve Ramsar Sözleşmesi ile koruma altında olan Özel Çevre Koruma Bölgesi Göksu Deltasını korumaya yönelik planlar geliştirmesi hususunda değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz” şeklinde konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA