Hasan Küçük
Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, son günlerde tartışılan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili bir açıklama yaptı. Öğretmenlik Meslek Kanunu, muhatabı olan öğretmenlerin iradesi dışında, öğretmenlerin temel sorunlarını ve taleplerini dikkate almadan hazırlandığını ifade eden Sümbül, "Öğretmenlerin çalışma ve yaşam koşullarını demokratik olmayan biçimde tek taraflı olarak düzenlemiştir" dedi.
"EŞİTSİZLİĞE YOL AÇACAK"
Öğretmenlik Meslek Kanunun, farklı branşlarda olsalar da aynı okulda ve aynı sınıfta öğrencilerine emek veren öğretmenleri, farklı kariyerlere ayrıştırarak ve bu yapay ayrış tırmaya göre farklı maaş uygulamasını meşrulaştırmaya çalışarak öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açan bir düzenleme olduğunu anlatan Sümbül, "Okulların yapısı oldukça yalındır, öğretmen emeğini farklı statü ve maaş uygulamasına zorlayan öğretme ve öğrenme koşulları yoktur. Kariyer basamakları sistemi eğitimin niteliğinde bir artışa yol açmayacak tersine okulda ve öğretmenler odasında çalışma barışını bozarak eğitimin niteliğini düşürecektir. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ücretli öğretmen uygulamasına son verilmesi, sözleşmeli öğretmenlerin tüm hakları ile kadroya geçirilmesi beklenirken tersine bu Kanun kadrolu öğretmenleri öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen hiyerarşisine tabi tutmuştur. Oysa tüm öğretmenlerin asıl beklentisi, güvenceli iştir, eşit işe eşit ücrettir ve mesleki itibardır, saygıdır" şeklinde konuştu.
"BASKICI BİR SÜREÇ BAŞLATIYOR"
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile merkezi yazılı sınavın kaldırılarak yerine "Adaylık Değerlendirme Komisyonu" oluşturulduğunu ve böylece öğretmenliğe ilk atanmada mülakatın bir benzeri siyasal ayrımcılığa yol açacak keyfi ve baskıcı bir süreci başlattığını vurgulayan Sümbül, şöyle devam etti: "Öğretmenlik Meslek Kanunu "sınavsız kariyer olmaz" diyor. Kariyer basamakları arasındaki geçiş sınavlarının öğretmenler, veliler ve öğrenciler üzerinde çok olumsuz etkileri ortaya çıkacaktır. Öğrencilerine yıllarca emek vermesine karşın yeterlilik sınavına maruz kalan öğretmenin hissedeceği duygular eğitimin niteliğine gölge düşürecektir. Velilerin algısında "nitelikli okul" ve "niteliksiz okul" ayrımlarına "yeterli öğretmen" ve "yetersiz öğretmen" ayrımı eklenecektir. Velilerin bakış açısında yaratılan bu algı, öğrenciler üzerinde de ciddi etkiler oluşturacaktır. Okulda "uzman öğretmenin sınıfı" ve "başöğretmen sınıfı" oluşacak ve algı düzeyinde eğitim hakkının sağlanmasında eşitsiz uygulamalar ortaya çıkacaktır. Bu süreç öğretmenin mesleki saygınlığını, okul ve aile arasındaki iletişimi ve çalışma barışını bozacaktır" ifadelerini kullandı.
"BU SÜREÇ DURDURULMALI"
Ekonomik krizin derinleştiği ve eğitim emekçilerinin enflasyon karşısında ezildiği bu dönemde emekçilerin ekonomik ve özlük hak kazanımlarının kariyer basamaklarına ve sınavlara endekslenmesi kabul etmeyeceklerini anlatan Sümbül taleplerini şöyle sıraladı: "Tüm eğitim ve bilim emekçileri için, hiçbir ayrım yapılmadan yoksulluk sınırının üze rinde insanca yaşanabilir bir ücret düzenlemesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi çalışmasının ivedi biçimde yapılmasını istiyoruz. Eğitim emekçilerinin bu kanun ve yönetmelik kapsamında angaryaya dönüşen seminerlere alınmasına da, sınava da, kariyer basamaklarına da karşıyız. Bu kanunun bir an önce iptal edilmesini, öğretmenlere yaşatılan anlamsız, nitelik kazandırmayan ve tersi ne öğretmen emeğini değersizleştiren bu sürecin bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz. Ekonomik, sosyal, mesleki, özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz, eleştirilerimiz ve önerilerimiz doğrultusunda demokratik ve katılımcı bir anlayışla hazırlanacak gerçek bir meslek kanunu istiyoruz"