Hediye Eroğlu
İYİ Parti Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, TBMM’de kabul edilen limanların 49 yıllığına işletmelere devredilmesi teklifini gazetemize değerlendirdi. Bu hafta TBMM’de görüştükleri kanunun “stokçularla mücadele” kılıfı içine gizlenmiş bir kamu yararı katliamı olduğunu ifade eden Sıdalı,
“Türkiye Denizcilik İşletmelerine ve TCDD Genel Müdürlüğüne ait iken özelleştirme yoluyla işletmeleri devredilen bazı limanlarımızın kırk dokuz yıldan az süreli sözleşmelerinin kırk dokuz yıla tamamlanmasını görüştük. Getirilen kanunun gerekçesinde ortaya çıkan ihtiyaçlardan dolayı böyle bir düzenleme yapıldığından bahsediliyordu ancak biz bu durumun kimin ihtiyacı olduğunu anlayamadık, teklif sahiplerine defalarca sormamıza rağmen herhangi bir somut cevap da alamadık” dedi.
Çarşamba günü AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilen bu kanun metninin Aralık ayında gerçekleştirdikleri bütçe görüşmelerinin hemen öncesinde 3 Aralık 2021 tarihinde de Genel Kurul gündemine getirildiğini hatırlatan Sıdalı, “O zaman da elektrik faturalarından TRT payının kaldırılması teklifi içerisinde sunulmuştu. Ancak sonrasında teklif sahipleri tarafından verilen bir önergeyle apar topar geri çekilmişti aradan bir ay geçmesinin ardından yeniden gündeme alındı ve kabul edildi” şeklinde konuştu.
“HUKUKSUZ DURUMA HUKUKİ NİTELİK KAZANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR”
İktidarın politik tercihlerini ayan beyan ortaya koyan bu teklifin Anayasa’ya aykırı olduğunu, teklif metninden çıkartılması gerektiğini hem Komisyon görüşmelerinde hem de Genel Kurul’da İYİ Parti olarak dile getirdiklerini anlatan Sıdalı, “Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait limanların bir kısmının özelleştirilmesine yönelik kararlar Danıştay tarafından iptal edilmişti fakat bu iptal kararı uygulamaya dahi koyulmamıştı. İktidar getirdiği bu kanun düzenlemesiyle ortadaki hukuksuz duruma bir hukuki nitelik kazandırmak istemekte, hukuku tecelli ettirmek yerine, çoğu zaman yaptığı gibi hukukun etrafından dolanmak istedi” ifadelerini kullandı.
“BU ACELECİLİK NİYE”
Bir diğer problemli konunun işin zamanlaması olduğunu vurgulayan Sıdalı, “Örneğin 1997 yılında özelleştirilmiş olan limanların sözleşmeleri 2027 yılında bitecektir. Seçimler 2023 yılında yapılsa dahi sözleşmelerin bitmesine en az 4 yıl kalacaktı. Bu aceleciliğin sebebi nedir merak ediyoruz. Kiralama süresi daha dolmamış limanların ihalesiz bir şekilde aynı firmalara veriliyor olması kamu yararı ilkesine de, siyasi etiğe de aykırıdır. Meclis’in 28. Dönemini ilgilendiren bir işi bugünden yapmak kabul edilemez, art niyetlidir” dedi.
“GİDECEKLERİNİ ANLADILAR”
Gideceğini anlayan iktidarın şanslı azınlığına son bir kıyak yapmaya çalıştığını ifade eden Sıdalı,
“Ancak bunu kabul etmemiz mümkün değil, devlet yangından mal kaçırır gibi karar alınarak, ben yaparım hukuk arkamdan gelir zihniyetiyle yönetilemez. İktidarın bu hafta limanlar üzerinden yaptığı kıyağı önümüzdeki aylarda, “10 – 15 yıl işletip devlete teslim edecekler” dedikleri otoyol, köprü ve şehir hastaneleri konusunda da yapmayacağının bir garantisi var mıdır?”şeklinde konuştu.
TÜRK LİMANLARININ ÖNEMİ
Açıklamasını Türk limanlarının önemine dikkat çekerek sürdüren Sıdalı, “İhracatımızın yüzde 60’ını denizyoluyla yapan bir ülkeyiz ayrıca jeostratejik konumumuz sebebiyle de küresel deniz ticaret rotalarının merkezinde yer alıyoruz ancak maalesef ki bu pastadan hak ettiğimiz payı bir türlü alamıyoruz. Oysa ki limanlar ekonomik canlanmanın merkezi ve küresel ticaretin can damarlarıdır. Son dönemde dünyadaki tüm limanların değerlendiğini söyleyebiliriz. Küresel çapta limanlar üzerinden adeta bir köşe kapma yarışı yapılıyor, bunu en yakın olarak Akdeniz çanağında görüyoruz. Örneğin Çin Kuşak – Yol Projesi kapsamında Avrupa’ya uzanan ticaret rotasını kontrol etmek için Yunanistan’da Pire, İtalya’da Trieste, İsrail’de Hayfa limanlarını satın aldı ve ciddi yatırımlar yaptı. Bu durum haliyle Mersin Limanı başta olmak üzere tüm Türk limanlarının rekabetçiliğini de ciddi şekilde tehdit eder hale geldi. Bu şartlarda iktidarların rekabet gücünü arttıracak önlemler alması, işletmeci firmalarla daha iyi şartlarda sözleşmeler yapması beklenir ancak AK Parti iktidarı bunu yapmak yerine ihalesiz bir şekilde sözleşme uzatma yoluna gidiyor” ifadelerini kullandı.
“İLK SÖZLEŞME ŞARTIYLA DEVAM EDİLMESİ BÜYÜK HATA OLUR”
Mersin Limanında MIP’nin mevcut sözleşmeye aykırı tutum ve davranışlarının geçtiğimiz yılların Sayıştay Raporlarında yer aldığını hatırlatan Sıdalı şöyle devam etti: “TCDD’ye ait olan 12 bin metrekarelik arsa bedelsiz bir şekilde kullanıldığı; yükleme, boşaltma işlemleri için sözleşmeye aykırı biçimde ücretler alındığı resmi raporlarla tespit edildi. Sorumlular hakkında işlem dahi başlatılmadı. Diğer yandan 2007 yılından bu yana sözleşmenin hükümleri ve şartları da çok ciddi şekilde değişti, ilk sözleşme şartlarıyla devam edilmesi büyük bir hata olur. Mersin Limanının kapasitesinin 2.6 milyon TEU’dan 3.6 milyon TEU’ya çıkması söz konusu. Bu noktada önerimiz kazancına, ciroya göre fiyat verilmesi; aksi takdirde buradan millete değil şirkete kar transferi yapılmış olacak. Bu verdiğim sadece Mersin örneği, özelleştirilmiş olan tüm limanlarda bu tarz sorunların var olduğunu biliyoruz. İYİ Parti olarak iktidara geldiğimizde yapacağımız işlerin başında bu limanlarla ilgili sözleşmeleri tek tek gözden geçirmek geliyor. Oluşan kamu zararında kimin imzası varsa bunun hesabını son kuruşuna kadar sormak boynumuzun borcudur”
“NAVLUN DESTEĞİ ARTIRILMALI”
Deniz taşımacılığında yaşanan sorunlar hakkında da bilgi veren Sıdalı “Mersinli ihracatçılarımızın yaşadığı en büyük sorunların başında astronomik bir şekilde artan navlun fiyatları geliyor. Kasım 2021’de bu konu hakkında bir soru önergesi vermiş ve Bakanlığa görüşlerini sormuştum. Ardından Ticaret Bakanlığı bir araştırma komitesi kurmuştu ancak bundan herhangi bir sonuç çıkmamakla birlikte fiyatlar artmaya devam etti. Pandeminin başında 2 bin dolar civarında olan navlun fiyatları 20 bin dolara yaklaşmış durumda, kurdaki artışla birlikte ihracatçılar bu maliyeti karşılayamaz duruma geldiler. İhracatçılarımız devletten aldıkları navlun desteğinin artırılmasını talep ediyorlar eğer bu destek makul bir düzeye ulaşmazsa rekabet güçlerinin yok olması söz konusu” dedi.
“KONTEYNER KRİZİ ÇÖZÜLMEZSE İHRACATIMIZ BÜYÜK YARA ALACAK”
İhracatçıların karşı karşıya kaldığı bir diğer önemli sorunun ise küresel çapta yaşanan konteyner krizinin Türkiye’deki yansıması olduğunu ifade eden Sıdalı şunmları söyledi: “Özellikle Mersin Limanında malları ihraç edecek konteyner bulmakta büyük güçlükler yaşıyorlar. Krizin çözülmesine yönelik ne gibi tedbirler alınacağına ve yerli konteyner üretimi çalışmalarına dair Aralık 2020’de ve Mart 2021’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına vermiş olduğumuz iki soru önergesi de cevapsız bırakıldı. Ticaret Bakanlığı tarafından Ocak 2021’de yerli konteyner üretimi yapacağız açıklamasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen herhangi bir gelişme yaşanmamıştır. Konteyner krizinin çözülememesi durumunda ihracatımız büyük bir yara alacaktır”
“MERSİN’E 2. KONTEYNER LİMANI ŞART”
Son yıllarda Mersin ekonomisinin en önemli sorunlarından birisininde 10. Kalkınma Planında ilan edilen, 11. Kalkınma Planında “bilinmez bir yere sürüklenen” sonrasında sadece sözlü olarak Mersin’de karar kılındığı açıklanan Ana Konteyner Limanı Projesi olduğunu ifade eden Sıralı şunları kaydetti: “MIP her ne kadar kapasite artırımı çalışmalarına gitse de mevcut göstergeler bize bunun yeterli olmayacağını işaret ediyor. Bu sebeple kentimize ikinci bir konteyner limanı şarttır. AK Parti “Üç Denizde Üç Liman” projesiyle yola çıktı, Ana Konteyner Limanımızın kardeşleri olan Çandarlı ve Filyos Limanlarında yatırımlara başlanmasına rağmen Mersin’de henüz somut bir adım atılmadı. Geçtiğimiz ay İYİ Parti Heyeti olarak MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cihat Lokmanoğlu’nu ziyaret etmiştik. Projelendirmesi, ön fizibilite çalışmaları ve ÇED çalışmaları tamamlandığı halde henüz harekete geçilmemiş olmasından onlar da derin bir kaygı duyuyorlar. AK Parti iktidarı Mersin’i ve deniz ticaretimizi önemsemiyor olabilir ancak İYİ Parti olarak biz bu projeye büyük önem atfediyoruz. İlk seçimlerden sonra Ana Konteyner Limanı başta olmak üzere Mersinimizi kalkındıracak tüm projeleri eş zamanlı olarak hayata geçirip vatandaşımızın hizmetine sunacağız.”