M.Ö. 7 binli yıllarda Neolitik Çağ'da yerleşim yeri olan Mersin’in merkez Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğünde yaklaşık 2 ay önce başlayan bu yılki kazılar, hummalı şekilde devam ediyor. İtalya Lecce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Isabella Caneva başkanlığında 25 kişilik ekiple gerçekleştirilen kazılar bu ay sonunda sona erecek. Bu yıl ilk kez höyüğün doğu kısmında da kazılar yapan ekip, neolitik ve kalkolitik dönemlere yoğunlaştı, ancak Yumuktepe'nin açık hava müzesi olması için kurul kararının çıkmasıyla çalışmanın yönü değişti. Şu anki çalışmalar, bir taraftan kalkolitik dönemdeki sur duvarları dışına çıkarken bir taraftan da bugüne kadar ortaya çıkarılan farklı dönemlere ait yapıların korunması ve ziyarete açılacak hale getirilmesi yönünde ilerliyor.
“AÇIK HAVA MÜZESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLERE YOĞUNLAŞTIK”
Kazı Başkanı Prof. Dr. Caneva, bu yıl şu ana kadar gerçekleştirdikleri çalışmaları İHA muhabirine anlattı. Kazılara yaklaşık 2 ay önce başladıklarını belirten Caneva, normal kazıları devam ederken, höyüğün açık hava müzesi olma projesinin Adana kurul kararıyla onaylandığını söyledi. Bunun üzerine çalışmanın yönünü değiştirdiklerini dile getiren Caneva, “Açık hava müzesi için yapılması gerekenlere yoğunlaştık. Bu noktada en önemlisi koruma. Daha önce kazılmış alanlar, duvarlar veya profilleri korumak zorunda kaldık. Tabi daha çok bilimsel bakımdan küçük bir şey anlamak için yeter ama halka göstermek için daha geniş bir alan olması lazım. Burayı ziyaretçilere belli bir şekilde göstermek lazım; şimdi onu yapıyoruz” dedi.
“BU SENE SAVUNMA DUVARLARININ DIŞINDA ÇALIŞIYORUZ”
Bu yıl farklı bir çalışma daha yaptıklarını kaydeden Caneva, “Her sene sur duvarlarının içinde kazı çalışması yapıyorduk ama bu sene bu duvarların dışında çalışma yapıyoruz. Katman katman farklı tarihlere ait savunma duvarları var burada. İlk kalkolitik döneme ait, M.Ö. 5 bin yılları, M.Ö. 3 bin yılında yeni bir duvar daha yapılmış. Şimdi onu arıyoruz ve bu kocaman bir duvar. Höyüğün en üstünden en aşağıya kadar iniyor bu duvar. İlk Tunç döneminde bütün tepenin taşlarla kaplanmış olduğunu düşünüyoruz. Kalkolitik döneme ait duvar da bunun içinde kalıyor. Zaten İlk Tunç dönemine ait yerleşim en üstte kalıyor ama duvarı en aşağıya kadar iniyor” diye konuştu.
“YUMUKTEPE’NİN ÖZELLİĞİ; KESİNTİSİZ YERLEŞİM ALANI OLMASIDIR”
Yumuktepe’nin tarih açısından önemine de değinen Caneva, “Yumuktepe’nin özelliği; kesintisiz yerleşim alanı olmasıdır. M.Ö. 7 binde başlıyor ve Ortaçağ’a 14. yüzyıla kadar devam ediyor. Bu çok özel bir durum. Tüm bu zamanlarda hem değişik yerleşim tipleri, malzemeler, çanak çömlek yapılıyordu hem de değişik toplumlar vardı. Tabi Neolitik toplum M.Ö. 7 binde, Ortaçağ ile hiç ilgisi yok. Bu önemli bence tarih olarak, çünkü aynı yerde aynı iklim, aynı çevrede tüm bu zamanda toplumun nasıl değiştiği, ekonomisi, merkezi yapısı ortaya çıkıyor. Bunlar, buluntulardan çok daha önemli” ifadelerini kullandı.
“PROJE ÇOK GÜZEL OLACAK. BEN ÇOK MEMNUNUM”
Kazı programının bu ay sonunda biteceğini dile getiren Prof. Dr. Caneva, açık hava müzesi projesinin de bir yandan başladığını, belediyenin altyapı çalışmalarına yakın zamanda başlayacağını söyledi. Proje tamamlandığında ziyarete gelen insanların, alanda dışarıdan duvarlar göreceklerini, yukarıdan da içini göreceklerini belirten Caneva, “Bu çok güzel. Bence proje çok güzel olacak. Ben çok memnunum” dedi.
“ŞU ANA KADAR MÜZEYE 2 BİNİN ÜZERİNDE ESER TESLİM EDİLDİ”
Duvarların dışını kazdıkları için kazılarda bu yıl çok az buluntu elde ettiklerini kaydeden Caneva, “Karışık toprak bölümlerin olduğu alanı kazdığımız için bu sene buluntular çok az ama geçen senelerden çok var. Şu ana kadar müzeye 2 binin üzerinde eser teslim edildi. Her dönemde önemli buluntular çıktı. Mesela Neolitik tabakalarda çok fazla taş mühür çıktı. Mühür, bürokrasi anlamına gelir. O zaman tam bürokrasi yoktu ama bir şekilde mülkiyet için işaret koymayı gösteriyor. Bu da bugüne kadar elde ettiğimiz buluntular içinde en önemlilerinden diyebilirim” şeklinde konuştu.(iha)