Haber Merkezi
CHP Mersin Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Ali Mahir Başarır, özellikle son dönemde artan ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik uygulanan ev hapsi tedbirlerini Meclis gündemine taşıdı.
Ev hapsinin özgürlük değil, tutuklamadan sonra kişi özgürlüğünü en ciddi şekilde sınırlayan bir adli kontrol tedbiri olduğunu belirten CHP’li Başarır, “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun hiçbir katalog suçunda yer almamasına ve hiçbir şekilde kaçma şüphesi ile delilleri karartma ihtimalleri olmayan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine verilen ev hapsi tedbiri uygulamaları hukuken doğru bir yaklaşım değildir. Öğrencilere ev hapsi verilerek sosyal ve ekonomik haklarının yanı sıra eğitim hakları da engellenmektedir. Öğrencilere verilen ev hapsi tedbirlerine mevcut iktidarın ne yazık ki kokusu sinmiştir.” dedi.
DEKAN TEHDİT SAVURUYOR, ADLİ SORUŞTURMA AÇILMIYOR
Eşini öldürme, yaralama ihtimali olan ve şiddet uygulayan kişilere dahi verilmeyen ev hapsi tedbirinin, Türkiye’de derece yapmış bir bilim yuvasındaki seçilmiş gençlere uygulandığını belirten CHP’li Başarır, “ Öğrencilere yönelik bu uygulama Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ruhuna ve adli kontrol tedbirlerinin amacına uygun değildir. Üniversite öğrencisi Beyza Buldağ, haksız, hukuksuz bir şekilde halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu iddiasıyla tutuklanırken, Boğaziçi öğrencilerine yönelik sosyal medya hesabından tehdit savuran bir dekana adli soruşturma açılmaması ülkemizde yargının ne hale geldiğinin açık göstergesidir. Yargı sistemi, kişilere göre değil, evrensel hukuk normlarına göre olmalıdır. Siyasi İktidar öğrencileri baskı altına almak yerine haklı talepleri olan seçimle rektörlerinin belirlenmesinde öncülük etmesi gerekmektedir.” sözlerini dile getirdi.
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından yazılı olarak yanıtlanması istemi ile vermiş olduğu soru önergesinde; “Özellikle son dönemlerde “konutu terk etmeme” , yani halk arasında bilinen adıyla “ev hapsi” şeklindeki adli kontrol tedbirlerinde artış gözlenmiştir. Ev hapsi bir özgürlük değil, tutuklamadan sonra kişi özgürlüğünü en ciddi şekilde sınırlayan adli kontrol tedbiridir. Ev hapsi nedeniyle insanlar sosyal ve ekonomik haklarının yanı sıra eğitim haklarından da yararlanamamaktadır. Bu nedenle verilecek olan ev hapsi kararları haksız, hukuksuz ve keyfi bir biçimde uygulanmamalıdır.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin sadece hak arama mücadelesinde oldukları bilinmesine rağmen birçok öğrenci hakkında “konutu terk etmeme” şeklindeki adli kontrol tedbiri talep edilmiş ve nöbetçi mahkemeler tarafından talep edilen yönde karar verilmiştir.
Eşini öldürme, yaralama ihtimali olan ve şiddet uygulayan kişilere dahi verilmeyen ev hapsi tedbiri, Türkiye’de derece yapmış bir bilim yuvasındaki seçilmiş gençlere uygulanmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yöneltilen suçlamalar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtilen katalog suçlara girmemektedir. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine, hiçbir kaçma şüphesi ve delil karartma ihtimalleri olmamasına rağmen “ev hapsi” ile gözdağı verilmektedir” dedi.
BU SORULAR YANIT BEKLİYOR
Milletvekili Başarır, şu soruların yanıtlanmasını istedi: “Son 6 ayda kaç kişiye “ev hapsi” şeklinde adli kontrol tedbiri verilmiştir?
Son 6 ayda Türkiye’de, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri haricinde herhangi bir üniversite öğrenci ya da öğrencilerine verilmiş ‘ev hapsi’ tedbiri var mıdır? Varsa söz konusu “ev hapsi” tedbiri hangi üniversitenin, hangi öğrencilerine uygulanmıştır?
Cinsel saldırı ve cinayet şüphesi söz konusu olmasına rağmen, Aleyna Çakır cinayetinde adı geçen Ümitcan Uygun, ifadesinin ardından serbest bırakılırken, bu süreçte uygulanmayan "ev hapsi” tedbirinin Türkiye'nin geleceği olan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine uygulanması CMK'nın ruhuna, Adli Kontrol Tedbirlerinin amacına uygun düşmekte midir?
Aleyna Çakır cinayetinde adı geçen Ümitcan Uygun’a “ev hapsi” tedbiri verilmemesinde, bir tarafında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin diğer tarafında AKP Genel Başkanı’nın portrelerinin olduğu Ümitcan Uygun’a ait fotoğrafın basında yer almasının etkisi olmuş mudur?”