HEDİYE EROĞLU
Son günlerde temelinde iki kez çatlak oluşması ile gündeme gelen Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili Mersin’de düzenlene panelin etkileri devam ediyor.
Panel için kente gelen fizikçi Prof. Dr. Hayrettin Kılıç’ın, Akkuyu’da doğaya karışacak radyasyonun az gösterildiğini açıklaması ile çatlak iddialarının ardından gözler yeniden Akkuyu’ya çevrildi.
Konuyla ilgili İçel TV’de yayınlanan Leyla Pak Köse ile Canlı Gündem Programı’na konuk olan fizikçi Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santral macerasının 40 yıldan beri devam eden bir proje olduğunu anımsattı.
İlk zamanlar askeri bir proje olarak gündeme gelen Akkuyu Nükleer Santrali’nin 5 yıl önce şuan ki hükümetin Rusya ile devletler arası bir nükleer teknoloji transferi anlaşması imzalaması ile hız kazandığını söyledi.
RUSLAR AKKUYU’DAN 50 MİLYAR DOLAR KAR ELDE EDECEK!
Ancak bu proje ile dünyanın en güzel koylarından biri olan Akkuyu’nun, Ruslar’ın nükleer silah eyaleti olması için hibe edildiğini savunan Kılıç, “Proje karşılığında kurulacak 4 reaktörden 2 tanesinden 15 yıl elektrik alma mecburiyetimiz var ki 15 yıl sonra Ruslar, 25 milyar dolar yatıracakları bu proje kapsamındaki alışverişten 50 milyar dolar kar yapacaklar.
Yani bu alışverişte bizim hiçbir karımız yok. Türkiye’ye büyük kazık atılmıştır. 15 yıl sonra bakımı, tekrar enerji üretimi pahalı olduğu için anahtarı verip gidecekler. Peki biz ne yapacağız?” dedi.
ÇED RAPORU KOPYALA-YAPIŞTIR
Projenin Çevresel etki Değerlendirme Raporu’nun ise bilimsel suçlar içerdiğini söyleyen Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, “ÇED Raporu, 3 bin 500 sayfalık bir kesme – kopyalama-yapıştırmadan ibaret. Raporun 350-400 sayfası gerçek bilgilerin yer aldığı yani Akkuyu’nun havayı, suyu nasıl etkileyeceğine dair bilgiler. Geri kalan bilgiler ise Rus belgelerinden alma, kesme –yapıştırma. Bu ÇED Raporu bilimsel etkinliği, saygınlığı olmayan bir rapor. Üstüne üstelik Akkuyu projesinin dünyada başka bir örneği yok. Neden? Çünkü şuana kadar hiçbir ülke, yabancı bir ülkede nükleer kompleks kurmamış.” dedi
AKKUYU’DA BİLİMSEL SUÇ İŞLENİYOR
Akkuyu Nükleer santralinin ÇED raporunda envanter tablosunda trittyum ve karbon gazlarının yer almadığını ifade eden Kılıç, şu şekilde konuştu: “Tirityum Hidrojenin agresif radyoaktif izotopudur. Tirityum vücuda girdiğinde, organizma 2 hidrojen bir oksijenden oluşan su mu, hidrojenin radyoaktif izotopu olan tirityum mu olduğunu ayırt edememektedir. Dünyada ÇED raporunda tirityum ve karbon gazları ile ilgili salım envanteri olmayan tek nükleer santral Akkuyu nükleer santral projesidir. Bu bilimsel suçtur. Doğaya verecekleri, ete, süte, balığa karışacak Radyasyon 20 ila 100 kat arasında eksik gösterilmiştir. Ruslar votkayı çok kaçırmışlar galiba bu verilerde de yanlışlık var”.
“HAMAM SUYUYLA NÜKLEER SANTRAL ÇALIŞTIRAMAZSINIZ”
Bu santralin 40 yıldır yapılmak istendiğini kendisinin de 28 yıldır bu konuyla ilgili çalışma yürüttüğünü aktaran Kılıç, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu santral yapılmamalı. Akkuyu’nun jeofizik özelliklerine dair elimizdeki bulgulara göre böyle bir proje yanlış. Orada 38 derece suyla tabiri caizse hamam suyuyla nükleer santral çalıştıramazsınız. Santralin yapılması konusunda yöredeki deniz canlılarının hayatı 10 yıl sonra bitecektir! Üstelik atıklar konusunda devletlerarası yapılan anlaşmada açıklık yok. ÇED Raporu’nda burada ortaya çıkan atıkların da nerede ve nasıl izole edileceği de açık değil. Akkuyu Nükleer Santrali ÇED raporunda ‘Nükleer atık problemi ileride çözülecektir’ benzeri bir ifade kullanılmaktadır. Akkuyu Nükleer Santrali kurulacak olursa 10 yıl sonra Amerika Birleşik Devletleri'ndeki problem bizde de olacaktır. Havuzlarda yer kalmayınca santral etrafında kuru izolasyon yapmak zorunda kalacaklardır. Ortadoğu gibi terör riski yüksek olan bir yerde bu iş olamaz. Kuru izolasyon sahasına omuzdan atılacak küçük bir bomba bile felakete neden olur” diye uyardı.