HEDİYE EROĞLU
HDP Akdeniz Belediye Eş Başkan adayları Emine Şilan Yüksekkaya ile Reşat Aşan, gazetemizi ziyaret ederek Genel Yayın Yönetmeni Yüksel Ekici ile bir araya geldiler. Ziyarette hedeflerini ve çalışmalarını anlatan Yüksekkaya ile Aşan, soruları da yanıtladılar.
“KOCAMAZ VE ERDOĞAN’IN ENGELLENMESİ AKP-MHP’NİN KORKUSUNUN GÖSTERGESİ”
İlk olarak söz alan Eş Başkan adayı Emine Şilan Yüksekkaya, çalışmalarını büyük bir hızla sürdürdüklerini söyleyerek, “Yoğunluğumuz sürüyor ama her şey çok güzel ilerliyor. Halkın desteği bize moral ve heyecan veriyor. Bu noktada kendimizi çok iyi hissediyoruz” dedi.
HDP üzerinde ki baskıların artarak sürdüğünü de dile getiren Yüksekkaya, “Tam çalışmalarımıza başlamışken Alaeddin Erdoğan’ın adaylığı hukuksuzca engellendi. İçini dolduracak hiçbir hukuki gerekçe yokken adaylığı veto edilebildi. Dedikodular dolaşıyor, çok farklı şeyler dönüyor. Seçim biraz zorlu ve kritik bir süreçte yaşanıyor. Burhanettin Kocamaz’ın, Alaeddin Erdoğan’ın adaylığının veto edilmesi, yaşananlar AKMP-MHP’nin kaybedeceğinin korkusunun göstergesidir. Çünkü anketler, halk bunu gösteriyor. Halk artık gerçeği görebiliyor. Gazeteciler bile özgür yayıncılık yapamıyor” dedi.
“BU GİDİŞATA ‘DUR’ DENMELİ”
Sürecin kritik bir dönem olduğunun altını çizen Emine Şilan Yüksekkaya, “Çünkü bu dönem toplumunda karar vermesi, netleşmesi gereken bir süreç. Artık bu gidişat doğru bir gidişat değil, herkes bunun farkında. Tolum yoksullaşıyor, açlıkla terbiye ediliyor. Baskılar, tutuklamalar had safhada. Akademisyenler bile kendilerini ifade edemeyecek bir pozisyonda. Bu gidişata ‘dur’ deme noktasındaki hissiyatı gözlerde fark edebiliyoruz. Kendi seçmenimizde de, başka parti seçmenlerinde de bu görülüyor. Alevilere, Araplara da, Romanlara da gittiğimizde bunu görebiliyoruz. 31 Mart’ın da bu gidişata ‘dur’ deme cevabının verileceği gün olacağını düşünüyoruz.
Ve biz bu noktada halkla eşit temsiliyet ile eşit hizmet vermeye kakarlıyız.Eşit temsiliyete de kendi içimizden başladık. Eş başkanlar olarak kendi içimizde önce eş temsiliyeti esas aldık. Halka hizmet konusunda da kendimize güveniyoruz. Geçmişte bizde olan ancak gasp edilen belediyede halk ile bütünlüşme sürecini yeniden tesis etmek ve sürdürmek istiyoruz. Süreç değişim sürecidir.
Yerel belediyeleri, Akdeniz’i almak bir sonuç mudur? Türkiye’deki pozisyonlar birden değişecek mi? Tabiî ki hayır. Ama en azından bu genel anlamda tüm Türkiye çapında bazı değişikliklerin başlanıcı olabilir. Bu bir başlangıç ve iktidara ciddi bir cevap olacaktır” diye konuştu.
“1999’UN DEVAMI YAŞANIYOR”
Eş Başkan adayı Reşat Aşan da, Mersin’in, Türkiye siyasetinde seçimlerin en ilginç şekilde yaşanacağı kentlerden birisi olduğunu söyleyerek, her partinin büyükşehirde iddialı olmasının bunda önemli bir etken olduğunu kaydetti.
“Burhanettin beyin şahsında gelişen bir talihsizlik oldu ama aslında bu basit bir gecikme değil. Kimse de böyle okumadı zaten” diyen Aşan, “Bu ülkenin gerçekliğinden çok az da olsa anlayan herkes bunun bir oyun, Mersin siyasetini dizayn etmeye yönelik bir operasyon olduğunu biliyor. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Daha sonrasında başka bir partiden aday olmasının engellenmesi aslında bu operasyonun ne kadar derin, ne kadar da özel dizayn edildiğinin de bir göstergesiydi. Her şey hesaplanmış, düşünülmüş.
Daha sonra bizim adayımız sayın Alaaddin Erdoğan için de benzer bir durum yaşandı. Bu da büyük bir ayıp. Aslında bu bize 1999’un bir devamı gibi geldi. 1999’da Erdoğan yine büyükşehiri aldı ama belediye verilmedi. Büyükşehiri kazandığımız ama buna rağmen verilmediği 10 sene sonra Ergenekon davalarında ortaya çıktı” diye konuştu.
“AKDENİZ’DE; RENK CÜMBÜŞÜ, MUHTEŞEMBİR TABLO YAPABİLİRİZ”
“İnsanın ufku açık ve niyeti iyiyse, yapamayacağı hiçbir şey yoktur” diyen Reşat Aşan, Akdeniz gibi Türk, Kürtler, Araplar gibi birçok etnik unsurun, inancın bir arada yaşadığı, Türkiye’nin adeta küçük bir mozaiği niteliğinde ki bir ilçede yapacak çok şey olduğunu dile getirdi. “Bu kadar zenginliğin içerisinde bir şeyler yapmak istediğinizde çok güzel bir tabloyu ortaya çıkartabilirsiniz” diyen Aşan, “Akdeniz’in bir resmini çizin deseler renk cümbüşü, müthiş bir tablo çıkar karşınıza.
Bu güzel tabloyu, birlikteliği daha da güzelleştirmek için görev almak adına hazırlıklarımızı, çalışmalarımızı yaptık. Alana yabancı değilim, mevzuata, belediyeciliğe hakimim. Bu alanda çalışmalarımı oldu.
Bizim en çok önemsediğimiz konu ortak çalışma. Bu anlamda kentteki tüm kurum-kuruluşlar, odalar, sivil toplum kuruluşları ama temelde Akdeniz’de yaşayan herkes ile ortak çalışmayı esas alıyoruz. Yani yerel yönetimlerde ortak aklı elimizden ne geliyorsa onu yapacağımızın sözünü veriyoruz. Eğer belediyede yerel yönetimlerde katılımcılık esas alınacaksa bunu esas alan projelerde gerçekleştirmek gerekiyor. Bizim projelerimizde hazır.
“31 MART ÇOK BÜYÜK BİR FIRSAT”
Mersin’den genele rol model olacak çalışmalar için elimizden geleni yapacağız. Belediyecilik sadece altyapı, kaldırım, yol değildir. Elbette ki teknik çalışmalar gereklidir ama daha önemli konularda var. Son yıllarda toplum öylesine kutuplaştırıldı, ötekileştirildi ki insanların enerjisi alındı. Yaşam tarzına, inancına müdahale edildi, kimliği noktasına ayrıştırıldı bunu onarmak için 31 Mart çok büyük bir fırsattır. 31 Mart’tan sonra dayanışma ruhunu ortaya koyup da, birlikteliğimizi zaferle taçlandırırsak emin olun ki bir belediyeyi almaktan öte, bu ülkenin, toplumun geleceği ve bir şeyleri rayına koyma adına çok daha önemlidir.
Biz seçimlere sadece ‘HDP gelecek belediyeyi alacak’ diye bakmıyoruz. Kutuplaştırma, ötekileştirme havasını dağıtacak bir kazanım elde etmek mümkündür. Bu yerel yönetimlerde hizmete dönüşecek hem de Türkiye genelinde de büyük birlikteliğe dönüşecek” şeklinde konuştu.