Keçi cinsinden küçükbaş hayvanlara bizim ellerde davar derler.

    Özellikle yörüklerimizin, orman köylülerimizin tek geçim kaynağı davar beslemek, yani davarcılık yapmaktır.

    Derdi çoktur.

    Zor iştir davarcılık.

    Yazın sıcağı.

    Kışın soğuğu.

    Doğanın olumsuz sürprizleri,

    Yırtıcılar.

    Yaşam alanlarının giderek daralması.

    Göç yollarının medeniyete kurban edilmesi.

    Say, say bitmez.

    Hepsi bitse orman idaresi ile bir şekilde yolları çatışır davarcının.

    Öyle de olmuş Bozyazı’da.

    Kendi ifadesine göre çoban rahatsızlanıp, yatmış.

    Başıboş kalan davarda ormana dalmış.

    Davar bu.

    Aklı otta, gözü yeşillik de.

    Biraz şundan, biraz bundan derken nasıl olduysa nasıl saydılarsa sahadaki on bin fidana zarar vermiş.

    Orman idaresinin cevval memurlarından kaçmamış otlanma işi.

    Tutanaklarını tutup çobanı mahkemeye vermişler.

    Haklarıdır.

    Yasaları uygulamışlar.

    Tutanaklarını tutmuşlar.

    Yasal faizleriyle birlikte yaklaşık bir milyon liraya ulaşabilecek bir cezayı dayamışlar bizim çobana.

    Çoban itiraz etmiş.

    Olay mahkemeye taşınmış.

    Adaletin terazisi çalışıp gereğini yapacaktır elbette.

    Biraz trajik, biraz komik bir durum bizim gibi seyirciler için.

    Ama çobanın durumu pek parlak değil anlaşılacağı üzere.

    Davarın tümünü satsa ödeyemez biçilen cezayı.

    Davar sayısı da tartışmalı zaten.

    Ormancılar korsan otlanan davar sayısının yetmiş olduğunu yazıyorlar tutanaklarında.

    Çoban ise elli bir davarım var, yetmişi de nereden çıkardınız kardeşim deyip itirazını yapmış.

    Benim derdim başka.

    Yanlış yapan cezasını çeksin elbette.

    Ama;

    Yıllar içerisinde Kel Ali’nin bağına döndü, dönderildi cennet güzelliğindeki bölgemiz.

    Ormanlarımız yandı, kül oldu.

    Yeşil alanlarımız betonların içerisinde kaldı, küçüldükçe küçüldü.

    Davara yasak bölgelerimizde dozerler başı boş gezdi durdu.

    Bölgede kaç site, kaç villa, kaç tesis ortaya çıktı yerden biter gibi hiç sayan oldu mu bu memlekette.

    Kaç maden ocağı açıldı.

    Kaç mermer ocağı.

    Kaç taş ocağı.

    Kaç çöplük.

    Sayısını merak edenimiz bile olmadı doğa düşmanı bu tesislerin.

    Ama yetmiş davar kaçamamış ormanı gözleri gibi koruyan görevlilerden.

    Şak diye enselenmişler.

    Davarlık etmişler.

    Kabahatın büyüğü ise çobanda..

    Bunlar davar değil, dozer deseydi yırtardı bu işten.

    Çeksin cezasını!.

    **

    Sevdiğim Laflar:

    “İNSAN BEŞER, KULDUR ŞAŞAR!...”