Bu yazımda size 21.yüzyılın en önemli iki mesleğinden, bunların birbirleri ile ilişkisinden ve Ülkemiz için siyasi sonuçlarından kısaca bahsetmek istiyorum.
Yazılım Mühendisliği, belirli bir hedefe ve sisteme dayalı olarak ve işbölümü yapılarak, belirli prensipler, yöntemler ve araçlar kullanılarak bilgisayar yazılımlarının tasarımı, geliştirilmesi, sınanması ve bakımı konularını ele alan sistematik ve çok disiplinli bir mühendislik dalıdır. Bilgisayar Mühendisliği’nden daha çok Bilgisayar Bilimi (computer scince) dalına daha çok yakındır.
Veri Mühendisliği ise; hacmi, hızı, ve/veya tipi farklı çok fazla veriyi anlamlandırabilmek için gerekli bilimsel yöntem, yaklaşım, problem çözme, ve modelleme teknikleri ile ilgilenir.
Yazılım ve Veri Mühendislikleri nerde birbiri ile çalışır biliyor musunuz?
Veri (Data) Mühendisliği: mevcut durum tespiti yapar; sosyal, iktisadi ve idari modellerin altyapısını oluşturur. Sosyal Ar-Ge projeleri için uygun araştırma mimarisini tasarlar, nitel araştırma tekniklerini kullanır, nicel analizlere temel oluşturacak verilerin birincil ve ikincil veri kaynaklarından temin edilmesine yönelik faaliyetler gerçekleştirir. Çalışmalarında istatistiksel, ekonometrik ve sosyolojik yöntemler kullanır. Verilen analiz sonucu karar alıcılara politika önerisi ve yol haritası sunar.
Bu verilerin, özelikle büyük çaplı verilerin toplanması, sınıflandırılması, istatistiki bilgilerinin çıkartılması ve kullanılması için de Yazılım gerekir.
Ülkemizde bilimsel açıdan, Dünya ile rekabet anlamında, Yazılım Mühendisliği çok da gelişmemiş olsa da; Veri Mühendisliği halen emekleme döneminde bile sayılamaz.
Bilimsel anlamda böyle; Ya siyasal anlamda?
Algı yönetimi diyorlar ya?
Son derece gelişmiş yazılımlarla kişilerin davranış biçimleri, eğitimleri, eğilimleri, düşünce tarzları ve sair her türlü bilgiyi toplayıp Data Mühendisliği sayesinde işlerseniz nabza göre şerbet verebilir ve ayrıca algıyı da istediğiniz gibi yönetirsiniz.
Sizce, Ülkemizde bu yapılıyor mu?
Mustafa Kemal Atatürk boşa dememiş “en hakiki mürşit ilimdir” diye.
Yine; İlim Çin’de de olsa alıp gelmek lazım değil mi?
O halde Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi
“Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışkan olmak. Servet ve onun tabii neticesi olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.”
Sevgi ve saygılarımla…