Sonda yazacağımı hemen başta da yazayım; bu yazı Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan’a bir sesleniştir!
Mersin, tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri, denizi, dağları, ovaları, yaylaları ile bir turizm cenneti.
Her ne kadar bu zenginliklerden nasibini alamasa da Türkiye’nin birçok turistik kentini fersah fersah geçer.
Ama aynı zamanda elindeki bu zenginliği tanıtamaz, koruyamaz.
Kente turist çekmek için bugüne kadar yapılan çalışmalar hep devede kulak kalmıştır.
Yerli turist cennetidir Mersin, yabancılar pek bilmez buraları.
Yerli turist de yaz aylarında deniz için akın eder kente.
Hemen hemen her karış toprağı açık hava müzesi gibi olan canım Mersin’imdeki tarihi zenginlikler, birer dünya mirasıdır.
Din turizmi açısından da çok önemli mirasları barındırır bağrında.
Misal, Tarsus’taki St. Paul Kilisesi ve Kuyusu, Hristiyan alemi için bir hac yeridir.
Misal, yine Tarsus’taki Ashab-ı Kehf ya da yaygın bilinen ismiyle Eshab-ı Kehf veya halk dilinde Yedi Uyurlar.
İslam kültüründe çok önemli bir yeri olan ve Kuran-ı Kerim’de de Kehf suresinde geçen Ashab-ı Kehf, her yıl binlerce insan tarafından ziyaret edilir.
Burada dualar okunur, kurbanlar kesilir.
Mersin için çok önemli bir kültür mirası.
Son zamanlarda yolunuz düştü mü buraya?
Benim düştü geçen hafta.
Ankara’dan gelen misafirlerimin ilk isteğiydi Ashab-ı Kehf Mağarasını ziyaret etmek.
Elbette gittik, gezdik, gördük, mağaraya girdik, bilgilerimizi tazeledik.
Akşamüzeri gittiğimiz için 30-40 ziyaretçi dışında kimseler yoktu.
O açıdan da rahattık.
Gördük görmesine de gezinin sonunda ‘keşke görmez olaydık’ dedirtti yaşadıklarımız.
Malum insan ihtiyacı, ziyaret sonunda tuvaleti kullanma zorunluluğu doğdu.
Caminin altındaki tuvalete girdik ama bin pişman olduk.
Ben hayatımda böyle pis, böyle mikrop ve bakteri yuvası bir tuvalet görmedim.
Üzgünüm ama gördüklerimi buraya yazmak zorundayım. Okurken bile mideniz bulanabilir. Uyarmış olayım!
İstisnasız tüm tuvaletler ağzına kadar insan dışkısıyla tamamen tıkanmış.
Yetmemiş, burayı kullananlardan bazıları hızlarını alamamış, fayans duvarlarını bile dışkıyla bir güzel sıvamış.
Belli ki, tuvaletler günlerdir hatta belki haftalardır hiç temizlik yüzü görmemiş.
Koku zaten inanılmaz ama buradaki hijyen felaketi, tüm hastalıklara gebe.
Salgın bile başlatabilir.
Fazlası var eksiği yok gördüklerimizin, yaşadıklarımızın!
Sonra da ‘turizm cenneti Mersin’e neden turist gelmiyor?’
Gelmez kardeşim; sen sahip çıkmazsan, sen kentine, insanlara, tarihine saygı duymazsan elbette gelmez.
Yahu burası İslamiyet için çok önemli bir ibadet alanı.
Her yıl binlerce insan buraya gelip dua eder.
İslam’da temizlik, ayetlerde geçer, hadislerde geçer.
Kuran’ı Kerim’de temizliğin önemi tekrar tekrar aktarılır.
Peki, önemli bir ibadet yerindeki tuvaletler nasıl bu kadar pis ve bakımsız olabilir?
Bu tuvaletleri kullanan ve temizliğin ‘t’sinden, hijyenin ‘h’sinden, sağlığın ve saygının ‘s’sinden bihaber olanlara ne desem boş, ne yazsam az gelir!
Ama Mersin için Tarsus için bu derece önemli bir dini turizm bölgesinde hiç mi görevli yok kardeşim?
Bu tuvaletlerin günlük bakımı için neden bir atmıyorsunuz?
İnsan sağlığını neden hiçe sayıyorsunuz?
Çağrım Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan’adır..
‘Şaşırdın mı Kıymet, koskoca vali tuvaletlerle mi ilgilensin?’ diyenleriniz olacaktır.
Ancak, bizim Ashab-ı Kehf’i gezdiğimiz gün Mersin Valisi Pehlivan da oradaymış.
Valilik bülteninden okuyunca karşılaşmadığımıza üzüldüm.
Yetkililerden bilgi almış Sayın Vali, mağarayı gezmiş.
Bu dini ibadet yerinin kent için öneminin farkında.
Her yıl binlerce insanın ziyaret ettiği Ashab-ı Kehf’e yaraşır, Mersin ve Tarsus’a yakışır, sağlıklı, pırıl pırıl, ferah tuvaletler için bir talimatı yeterlidir Sayın Valinin.
Hemen her konuda duyarlılığını bildiğimiz Vali Ali Hazma Pehlivan’ın, üzgünüm ama bu sorunu da çözmesi öncelikli beklentimizdir.