Belediye başkanlığı makamı çok şeydir demokrasi ile yönetilen ülkelerde.

    Kentlerin yönetiminde, gelişiminde, gelecek yıllara taşınmasında, çağın şartlarına kent yaşayanlarıyla birlikte uyum sağlamasında önemlidir.

    Yaşayanlarının gereksinimlerine yön veren, mutlu ve müreffeh bireylerden oluşan bir kent yaşamı sağlamanın, kentin geleceğine yön verebilmenin temel unsurudur belediye başkanlığı.

    Makam kadar önemli, hatta daha da önemli ve değerli olan ise kent yaşayanlarının oyları ile omakama oturan, oturtulan başkandır.

Belediye Başkanlığı,başkan, yönetim ekibi, meclis üyeleri ve çalışanları ilekomplike bir iştir.

    Ortak akıl ve irade ister.

    Türkçesi; kafaların bir birine yakınve düzgün çalışması belediye yönetiminde önemlidir.

    Orkestra olabilmek gibidir belediyecilik.

    Özne ise kent yaşayanıdır.

    Merkeze kent yaşayanını koymamak belediyeciliği şirazesinden çıkartır.

    Ağa, kahyası ve keyfine bırakılmış bir idare ortaya çıkar ki;

    Siz deyin çiftlik, ben diyeyim aile şirketi gibi olur.

Orkestra solo’ya döner.

    Solistin hınk deyicileri çoğalır.

    Özne değişmiştir artık.

    Siz yoktur.

    Ben vardır.

    Kafa değişmiştir bir kere.

    O, bilir.

    O, yapar.

    Artık sizin düşünmenize, beğenmenize veya onaylamanıza gerek kalmamıştır ağa ve keyfinin kahyası düzeninde.

    O, sizin yerinize düşünür.

    O, beğenir.

    O, yapar.

    O, onaylar.

 Demokrasi iğdiş edilir.

Hak, hukuk, adalet ayaklar altına alınır, bir kenara süpürülür, atılır.

    Gereksizdir o yapıda tüm bunlar.

    Orkestranın yaylıyı vurmalı, vurmalıyı yaylı gibi kullanmasını beğenmeyip, yenilen hurmalara itiraz için ağzını açmaya kalkanlar olur arada ama; önemli değildir bu düzende.

    Ağzını açanın kafasına, gözüne artık neresine gelirse bir ayar çekilir ağanın marabaları tarafından.

    Böylece kente huzur, ağaya güven yeniden sağlanır.

Derd üstü, murad üstü yaşanır gidilir böylece.

    Çok uzattım;

    Dip not olarak bir ekleme yapıp yazının kuyruğunu bağlayayım bende.

    Bu yazının ne Mersin’le, ne de Mersinli ile bir alakası yoktur.

    Zafer çarşısı ve (Bit Pazarı) esnafının kapının önüne konmak istenmesi ile, mahkeme sonucunun neden beklenmediği, yeni bir deprem analiz raporu istenmesine neden karşı çıkıldığı, burada yapılacak meydan konusundaki ısrarın nedenleri gibi konularla hiçbir alakası yoktur.

    Çözüm üretemeyip, çözüm isteyenleri başka adreslere yollayıp sorumluluğu sırtından atma kurnazlığı ile ilgisi bulunmamaktadır.

    Plajından, marinasına, otelinden, kaçak yapısına kadar yıkım kararlarının uygulanmadığı iddiaları ile de  uzak yakın bir bağlantısı yoktur.

Uyumsuz Orkestra tamamen gündem dışıdır, konuyla alakası davulun sesi gibi uzaktandır.

    Yazılanlar hayali olup, okuyanı gülümsetmek amaçlıdır.

Not’un notu:

    İsteyenlerin gülmesinde bir sıkıntı olmayacağı kesin değildir.

    **

    Sevdiğim Laflar:

    “ZENGİNİN GÖNLÜ OLUNCAYA KADAR, FUKARANIN CANI ÇIKAR!..”