Türkiye komik bir ülke.

Aslında, Türkiye değil de ülkeyi yönetenler veya yönetmeye talip olanlar komik.

Komik kelimesi doğru olmayabilir.

Traji-komik demek daha uygun olur.

Bir deli kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış!

Aynen öyle oldu.

Yılların deyimine sahip , duayen  bir gazeteci büyüğümüz  geçtiğimiz hafta bir yazı yazdı  ortalık toz duman oldu…

Bir CHP’li Beştepe’deki Saraya gitmiş.

Ve de Bay Başkan’la görüşmüş.

Bay Başkan da CHP’li vatandaşa Genel Başkanlığa aday olursa destek vereceğini açıklamış.

Hedef belli,  “Bay Kemal’i al aşağı etmek..!”

Zaten, Bay Başkan’ın tek rakibi Bay Kemal!

Onunla yatıp, onunla kalkıyor.

Yaptıklarını anlatırken bile, Bay Kemal’e dokundurmadan edemiyor.

Bay Kemal olmasa ne yapardı bilemiyorum.

Gelelim Saray’da Bay Başkan’ı ziyaret eden zat-ı muhtereme!

Diyeceğim, ama diyemiyorum.

Çünkü, iddia havada kaldı.

Benim de aklıma birden Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma Opera’sı geldi.

Bilmeyenlere veya unutanlara anımsatayım;

“W .A. Mozart'ın üç perdelik bir şarkılı-oyun (Singspiel: komik opera) olarak yazmış olduğu Saraydan Kız Kaçırma Operası'nın ilk oyunu, 16 Temmuz 1782 yılında Viyana'da yapılmıştır. Bu operanın librettosu, Christoph Friedrich Bretzner'in (1748-1807) besteci Johann Andre (1741-1799) için 1781 yılında şarkılı-oyun metni olarak yazmış olduğu Saraydan Kız Kaçırma adlı librettodan esinlenerek Gottlieb Stephanie (1741-1800) tarafından yazılmıştır. Stephanie'ye besteci de yardım etmiş, özellikle esere bazı yeni müzik bölümlerinin eklenmesini sağlayabilme açısından Mozart, Stephanie'ye ilginç fikirler vermiştir.

Saraydan Kız Kaçırma Operası Mozart'ın Türkiye ve Türk müziği ile ilgili olarak yazmış olduğu eserlerin en başında gelmektedir. Gerçek olan bir şey varsa o da Mozart'ın komik-opera, daha doğrusu komik-şarkılı-oyun alanında yarattığı sahne eserleri arasında bir bale ve üç opera ile geniş ölçüde Türk adet ve geleneklerine yer vermiş olmasıdır.”

Aradan 237 yıl geçmiş, ama adet ve geleneklerde değişiklik yok.

Türkiye halen sarayda kalmış!

Veya aklı sarayda dersek daha doğru olur.

Bu kez “Saray’dan Kız Kaçırma” yerine, “Saray’a kaçan CHP’li”  sergileniyor.

Oyunun yazarı, yardımcı oyuncusu belli.

Baş aktör ortada yok!

Bu nasıl oyunsa anlamak mümkün değil.

Yurdum insanı için fark etmiyor nasıl olsa.

Herkes, olmayan oyunu izlemek için can atıyor.

Bu da birilerinin işine geliyor.

Böyle zamanlarda işsizlik, ekonomideki kötü gidiş unutuluyor.

Sözün ÖZÜ;

Demek alışkanlık yapmış olacak ki 

Saraya kaçanı ararken, bize kaçanı unutuyoruz.

Bırakın Saraya kaçanı da gö…..e kaçanı bulmaya  çalışın!

İsteyen saraya kaçar, isteyen Saraydan Kız Kaçırır!

Size ne oluyor ki?