Bir Atatürk gibi, bir Yunus gibi, bir Hoca Nasrettin gibi dünyanın tanıdığı devrimci bir şair olan Nazım Hikmet Ran, Atatürk'ün doğduğu yerde, Selanik'te, 15 Ocak 1902 tarihinde doğmuştur.
Şair, romancı, oyun ve anı yazarı gibi birçok işi başarıyla yerine getiren Nazım Hikmet, asıl ününü şair kimliğiyle elde etmiştir.
Annelerin ninnilerinden
Spikerin okuduğu habere kadar
Yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı
Anlamak, sevgilim, o bir müthiş bahtiyarlık
Anlamak gideni ve gelmekte olanı
Yukarıda verilen "Beş Satırla" şiirinde görüldüğü gibi Nazım Hikmet, Türkiye'de serbest şiirin ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirin en önemli isimlerindendir.
Solcu, sosyalist ve komünist düşüncelere sahip olduğu için Ankara, İstanbul, Çankırı, Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın bir süre hapis yattı. Uzun süren mahpusluk yıllarında bir çok şiire imza attı. Şair özgürlüklerinden yoksun kalmasına rağmen asla hayata küsmedi, demir parmaklıklar arkasında da yaşamı, insan onurunu, özgürlükleri savundu:
Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşırarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum.
Dayadım sırtımı duvara
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben bahtiyarım.
Nazım Hikmet düşünceleri uğruna, onları dile getirdiği yazı ve şiirler yüzünden çok acılar çekti, sorgulardan ve işkencelerden geçirildi, ancak tüm bu baskı ve zulumler, içindeki memleket sevgisini, ülkesindeki insanları sevme duygusunu öldürmedi. Ülkesini ve ülkesinin insanlarını hep sevdi:
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli,
ayaklar çıplak...
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim.
Sadece ülkemizin değil, dünyanın en büyük şairlerinden biri olan Nazım Hikmet Ran, 3 Haziran 1963'te Moskova'da öldü. UNESCO'nun 2002 yılını Nazım Hikmet yılı ilan ettiği şairimiz ölümünden sonra arkasında "Güneşi İçenlerin Türküsü", "835 Satır", "Varan 3", "Taranta Babu'ya Mektuplar", "İt Ürür, Kervan Yürür", "Memleketimden İnsan Manzaraları", "Kuvayi Milliye", "Piraye'ye Mektuplar"...gibi birbirinden güzel şiir kitapları bırakmıştır.
Seviyorum seni
Ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
Neyin nesi, belirsiz
Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
Denizi ilk defa geçer gibi
Seviyorum seni
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldayan bir şeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.