Ömer Hayyam doğum ve ölüm tarihleri çeşitli kaynaklara göre farklılık gösterse de XI.Yüzyılın ortalarında doğduğu XII.Yüzyılın ilk çeyreğinde öldüğü kabul edilen İranlı şair, felsefeci ve bilim adamıdır.
Hayyam'ın rubâileri(dörtlükler) dilimize birçok kişi tarafından çevrildi. Ancak Sabahattin Eyüboğlu'nun çevirisi bunlar arasında en sevilenlerindendir.
Avrupa, Ortaçağ'ı yaşarken İslâm dünyası IX-XII. Yüzyılları arasında bilim, sanat ve felsefe alanlarında "altın çağı" yaşamıştır. Ta ki İmam Gazali gelene kadar. Gazali'nin bilime ve felsefeye düşmanlığı sonrasında bilim, sanat ve felsefe Arap ve İslâm dünyasında uzun, upuzun -ta günümüze dek uzanan- bir uykuya yatmıştır.
Sonuç: gerileme, adaletsizlik, yoksulluk, gelirler arasında uçurum, cehalet, kan, gözyaşı ve ölüm.
İslâm dünyasının bilimde, sanatta, felsefede altın çağını yaşamasında Ömer Hayyam da bir kutup yıldızı olmuş, insanlığa yol göstermiştir. Üstün zekasıyla ve cesaretiyle şiirde harikalar yaratmıştır.
Rubâi denilen nazım şeklini Divan edebiyatına kazandıran O olmuştur. Tek dörtlükten oluşan rubâileriyle derin ve felsefi düşüncelerini insanları sarsarak ve uykularından uyandırarak söylemiştir.
Ömer Hayyam'ın dörtlükleri sadece Doğu dünyasında değil, Batı dünyasında da hak ettiği değeri görmüştür. Bu yönüyle Hayyam evrenselliği yakalamıştır.
Tanrı inancına bağlı olmasına karşın, ham sofulardan fersah fersah ayrılan Şair Hayyam bir rubâisinde şöyle der:
"Tanrım bir geçim kapısı açıver bana.
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana.
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki ben,
Haberim olmasın gelen dertten başıma."
Bir başka rubâisinde ise Ömer Hayyam zamanın dönek ruhuyla ilgili şikayetini şöyle ete kemiğe büründürür:
"Ey zaman bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun.
Ya bunak birisin ya da eşeğin biri."
Diğer bir rubâisinde ise Hayyam cahillere ve cehalete yüklenir:
"Yaşamın sırlarını bileydin,
Ölümün sırlarını da çözerdin.
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok.
Yarın akılsız neyi bileceksin?"
Hayyam bu, sözünü esirgemez, korkmaz. En çok da dini gösteriş için ve kendi çıkarları için kullananlara veryansın eder:
"İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para!
Hırka tesbih, post, seccade güzel
Ama Tanrı kanar mı buna?"
Şu yaz aylarında, tatile denk düşen bu sıcak günlerde Hayyam'ın rubâileri sizi anın sıcağından alır, derin ve felsefi düşüncelerin içine çeker.
Var mısınız böyle bir yolculuğa?
Rubâilerin alındığı kaynak: "Ömer Hayyam, Dörtlükler-Rubailer, Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi, Türkiye İşbankası Kültür Yayınları, XXVI. Basım"