“O şimdi ne yapıyor?
Şu anda, şimdi şimdi...
Beni mi düşünüyor?
Yoksa ne bileyim, kuru fasulyenin bir türlü pişmediğini mi?” diye merak eden Nazım gibiyiz bazen.
Merak ederiz; 'şimdi bunun, bununla ne ilgisi var' denilebilecek şeyleri: kendimizi kuru fasulye ile filan kıyasladığımızın farkına varmadan..
Bunda 'kendini fasulye gibi nimetten mi sayıyorsun?' türü deyimlerin zihnimizde yarattığı kodlamanın da katkısı hafife alınamayacak kadar önemlidir elbette.
Herkesin göğsünde kocaman 'BENİ DEĞERLİ HİSSETTİR' yazar demişti aldığım bir eğitimde hocamın biri. Peki ama neden 'BEN ÇOK DEĞERLİ OLDUĞUMUN FARKINDAYIM' yazmaz?
'İnsanlar eşittir' ne manasız bir söz.
İnsanlar eşsizdir. Bir tane daha ben yok! Parmak izlerimiz bile farklı. Bir tane daha sen yok! Ve bu bilgi birbiriyle tıpatıp aynı iki insan olduğu gösterilemediği sürece doğrudur. (Popper- Yanlıșlanabilirlik ilkesi)
Ben değerliyim çünkü eşsizim. Benim değerli ve eşsiz olduğum bilgisi kadar emin olduğum bir diğer bilgi, senin değerli ve eşsiz olduğun.
Bu ön kabul bana, herkese ve her şeye ve beraberinde kendime saygı ve sevgi duymayı öğretti.
O şimdi ne yapıyor?
Şu anda, şimdi şimdi.
Bu yazıyı yazıyor ve Tanrı'nın verdiği tüm nimetler için şükrediyor: kuru fasulyeye, kendisine ve yaşamına değen herkese ve her şeye...