At gözlüğü nedir?
Bilmeyenler için önce onu açıklayalım;
“Atların sağa sola bakmadan doğruca gördüğü yere gitmesi için koşu takımına takılan aparattır.”..
Bu aparat olmazsa, atlar sağını solunu görüp yoldan çıkabilir!
Tıpkı , düşünen ve sorgulayan insanlar gibi.
“At gözlüğü takmış!” deyimi halk arasında çok kullanılır.
At gözlüğü takanlar, sorgulamaktan ve yorumlamaktan uzaktırlar.
Çünkü, bakış açıları tektir!
Onları kontrol edenler neyi gösterirse onu görmek, neyi söylerlerse ona uymak zorundadır!
Türkiye’de at gözlüğü takmanın faydaları oldukça fazladır.
Etrafında olan bitenleri görmezsin , kafan rahat eder !
Seni yönlendirenlerin istediğini gördüğün için, onların adamı olursun her işin görülür!
Dahası hiçbir zaman başın belaya girmez!
Ve de kafan yorulmaz!
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ile ilgili yazdığım yazıyı da at gözlüğü ile okuyanlar olmuş…
Yazıyı olumlu bulanların yanında bunlar devede kulak kalır ama olsun.
Bir kez daha anımsatayım istedim.
Mersinli olmak, Mersin’de doğmak değildir!
Bu kentte yaşayan, ekmeğini burada kazanan, kentin havasını soluyup, yollarını aşındıran herkes Mersinlidir!
Ancak, kent kültürüne saygı duymak ve kente karşı görevini yapmak koşuluyla!
Yoksa, kentin her türlü nimetinden yararlanıp kente hiçbir katkısı olmayan bence Mersinli olamaz!
İsteyen nasıl anlarla anlasın!
Sözüm ona bazı “ Gazeteci/Yazarlar!” gibi bizim kimseden bir beklentimiz olmadığını herkes çok iyi bilir.
Gelene ağam, gidene paşam diyemeyiz!
Önemli olan mesleğimiz ve kentimizin geleceğidir,
Söz konusu Mersin ise gerisi teferruattır!
Bunun içindir ki toplumu doğru bilgilendirmek için elimizden geleni yaparız ve yapmaya da devam edeceğiz!
Bunun için, “At gözlüğü takanlar” gibi dizginlerimiz başkalarının elinde değildir!
Kimsenin bize dizgin takmaya gücü yetmez!
Dün “beyaz” dediğimize, bugün “siyah” diyemeyiz.
Çünkü, araştırmadan, sorgulamadan yazı yazmayız!
Ki , dönülmez bir yola girmeyelim…
Ve de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ’ün, “ Mersinliler; Mersin’e Sahip Çıkınız!” sözlerini hep kendimize ilke edindik.
Ama, “önce insan” diyerek ve herkesi kucaklayarak.
Tıpkı, Nazım Üstadın,“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşcesine” dizelerindeki gibi.
İnsan, “Dünyaya at gözlüğüyle bakmazsa” bu değerleri çok daha iyi anlar.
At gözlüğü takarsa, ne kadar göstermeye, anlatmaya çalışsanız nafile.
O gösterilmek isteneni görür o kadar!