Mersin, turizm potansiyeli olan bir şehir değil; turizmin kendisi olabilecek bir şehir. Denizi, tarihi, iklimi ve kültürel mirasıyla Akdeniz’in en avantajlı kentlerinden biri. Ama gerçek şu ki Mersin, yıllardır bu gücünü kullanmıyor, hatta görmezden geliyor.
Turizm hâlâ plansız, dağınık ve günü kurtaran adımlarla ilerliyor. Tanıtım yetersiz, marka algısı zayıf. Antalya milyonları ağırlarken, Mersin hâlâ “neden gelinmeli?” sorusuna net bir cevap veremiyor. Bu tablo artık bir tercih değil, ciddi bir ihmalin sonucudur.
Kruvaziyer turizmi konuşuluyor ama liman çevresi hazır değil. Festivaller yapılıyor ama süreklilik yok. Sahil var ama bütüncül bir turizm vizyonu yok. Bu şehir, sahip olduklarının çok gerisinde kalmayı hak etmiyor.
Turizm sadece yatırımcının meselesi değildir; yerel yönetimlerin, kamu kurumlarının ve kentin tüm dinamiklerinin ortak sorumluluğudur. Eğer bugün net bir yol haritası çizilmezse, Mersin bir 10 yıl daha “potansiyeli olan şehir” olarak anılmaya devam eder.
Mersin için zaman daralıyor. Bu şehir turizmde ya cesur adımlar atacak ya da izleyen, kaçıran ve geç kalan şehirler listesinde kalacak.
Uyarı nettir:
Mersin turizmde bekleyemez, oyalanamaz, erteleyemez.
iPhone’umdan gönderildi