Üç asır önce Viyana kapılarından dönen Türkler, kılıçla alamadığını fırın tepsisiyle dünyaya sundu. Osmanlı sancağının hilalinden ilham alan Viyanalı fırıncılar, önce “Türk Çöreği” dedikleri, ardından “Ay Çöreği” adıyla anılan lezzeti tüm dünyaya armağan etti.
İstanbul Belediyesi 500T hattıyla övüne dursun; şiirler yazıp belgeseller çeksinler. Ama onların Mersin’in Ay Çöreği, Kurt Ağzı, Testere Dişi şekilli otobüs hatlarından haberi yok. Bizim hatlar şehir efsanesi değil, şehirlerarası efsane!
Yolculuk mu, Hayatı İdame mi?
Mersin’de belediye otobüsüne binmek yolculuktan çok bir hayatta kalma mücadelesidir. Vatandaş, “25 kilometre uzaktayız, hastaneye yetişemiyoruz!” diye feryat eder. Belediye, “Kızma abim, al sana 177 nolu hat. Varınca zaten doktora ihtiyaç kalmaz, yol seni tedavi eder” der.
Başka bir vatandaş “Ben aktarmalı hat sevmem” diye çıkışır. Belediye, “O zaman sana 26 nolu direkt hat: Bir ucu Erdemli’de, öbürü Tarsus’ta. Ne aktarması?” der. Ama o hattı baştan sona gitmek, Tarsus’ta mesai yapıp geri dönenin yaşadığı çile belediyenin aklına gelmez.
Belediye Şoförlerimiz için Karayolları Trafik Kanunu’ndaki 2,5 saat kuralı dünya rekoru kırma yarışıdır. Direksiyon başındaki o “Aha, yeni rekor!” gülüşleri, Mersin otobüsçüsünün günlük mesaisidir.
Terminal mi, Niğde mi?
Farz-ı misal, Mersin Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan bir Niğdeli öğrencisiniz. Valizi aldınız, terminale gitmek istiyorsunuz. Kuş uçuşu 8,5 kilometre. Sporcuysanız yürüyerek 90 dakikada varırsınız. Otobüsle mi? İki saatten fazla. Yani otobüsle terminale varana kadar, aslında Niğde’ye varabilirdiniz! Bu hatlar yolculuk için değil, yolcuyu yolda yıldırmak için tasarlanmış sanki.
28 numaralı hatta binenler bilir: Tece’ye gidene kadar öyle sokaklara dalar, öyle tur atar ki, insana içki içmeden sarhoşluk yaşatır. İşte size “zom olma” hattı!
Haritalarda Gizli Mizah
Dünya şehirlerinde otobüs hatları ya düz gider ya ring yapar. Bizde ise haritaya bakınca Ay Çöreği (11, 12, 15), Kurt Ağzı (22), Testere Dişi (28), hatta Orak hattı görürsünüz. Ama ring hattı mı? Ekspres hat mı? Aman Allah korusun! Biz Akdenizliyiz, bizde relaks olmak ruhumuzda var. Zaten bu ülkede en ucuz şey zaman değil mi? Trafik çilesi çekilmek için var.
Koltuktan Trafiğe Bakmak
“Gıcır gıcır otobüsler aldık, millet yine de kadir kıymet bilmiyor” diyen başkanlar, geniş makam arabalarından bir gün olsun inip vatandaşla belediye otobüslerine binseler, emin olun sorun kalmaz. Çünkü sorunlar makam arabalarının içinden gözükmüyor, halkın arasında görülebiliyor böyle bir özelliği var sorunların. Yaşayan görüyor, yaşamayan nostaljik nostaljik bakıyor. Ama nerede? Bizim ağalar, Baltık ülkelerinin başbakanları gibi otobüse, bisiklete binseydiler, forsları sarsılırdı.
Minibüs Faslı
Minibüsçüler apayrı bir hikâye. Canı isteyenin istediği yerden bindiği, klimayı açmadığı, yolcu istiap haddini hiçe saydığı, sonra da “boş tur atıyoruz” diye ağladığı bir alem. Durakta oyalandıktan sonra yetişmek için gaza basan, trafikte birbirine racon kesen minibüsler, Mersinlinin günlük manzarasıdır. Elbette işini düzgün yapanlar hariç.
Son Söz
Bütün bunların denetimi belediyenin Trafik Birimi’nin görevi. Ama adı var, kendi yok. Denetim ya polise havale edilir ya da “bizim millet böyledir” denip geçilir.
Viyana fırıncıları, hilali çöreğe dönüştürüp dünyaya armağan ettiler. Biz ise, Akdeniz güneşinin altında, yolculara Ay Çöreği hattını, Kurt Ağzı güzergâhını, Testere Dişi çilesini armağan ettik. Bir farkla: Onlarınki tatlıydı, bizimki tuzlu trajikomedi.