Bir mahalleyi mahalle yapan sadece binalar, yollar ya da parklar değildir; o mahallenin insanları, düzeni ve ortak yaşam kültürüdür. Ancak ne yazık ki son yıllarda birçok mahallede bu düzen yavaş yavaş bozulmaya başladı. Özellikle ara yolların adeta otopark gibi kullanılması, sadece araç sahipleri için değil, tüm mahalle sakinleri için büyük sorunlara yol açıyor.
Ara sokaklara park edilen araçlar, yayaların güvenliğini tehdit ettiği gibi, çocukların oyun alanlarını da daraltıyor. Daha da önemlisi, bu araçlar görüş açısını ciddi şekilde kısıtladığı için olası trafik kazalarının önünü açıyor. Sabah işe ya da okula yetişmeye çalışan bir vatandaş, köşe başından aniden çıkan bir araçla karşı karşıya kalabiliyor. Bu durumlar sadece şans eseri kazaya dönüşmüyor.
Mahallemizde yeterli park alanının olmayışı da bu sorunun temel sebeplerinden biri. Ancak bu, kimsenin sokakları gelişigüzel işgal etme hakkını doğurmamalı. Yerel yönetimlerin bu konuda daha planlı ve çözüme yönelik adımlar atması şart. Alternatif otopark alanları, çok katlı park yerleri ya da mahalle sakinlerine yönelik park düzenlemeleri artık bir lüks değil, ihtiyaç haline geldi.
Bir diğer göz ardı edilen mesele ise çevre sağlığını tehdit eden sinek ve haşere sorunu. Yaz aylarında artan sıcaklıkla birlikte çoğalan sinekler, hem rahatsızlık veriyor hem de sağlık açısından ciddi riskler taşıyor. Özellikle çöplerin düzenli toplanmadığı ve yeterli ilaçlamanın yapılmadığı bölgelerde bu sorun daha da büyüyor. Mahalle aralarında oluşan durgun su birikintileri, sineklerin üremesi için ideal ortam haline geliyor. Bu noktada belediyelerin düzenli ilaçlama ve temizlik çalışmaları yapması önemli.
Unutmayalım ki, yaşadığımız mahalle, yalnızca bir adres değil; hayatımızın bir parçasıdır. Küçük gibi görünen sorunlar, zamanla günlük yaşamın huzurunu kaçıran büyük problemlere dönüşebilir. Bu yüzden sorumluluğu yalnızca yetkililere yüklemekle kalmamalı, hep birlikte çözümün bir parçası olmalıyız. Empatiyle, saygıyla ve ortak yaşam bilinciyle hareket ettiğimizde, mahallemiz sadece yaşanacak bir yer değil, aynı zamanda huzurla nefes alınacak bir yuva haline gelir.