Derdimiz Mersin…
Bazı şehirler vardır...
İçine doğarsınız, büyürsünüz, sokaklarını ezbere bilirsiniz.
Bir zaman sonra sadece sevmekle yetinemezsiniz.
Çünkü sevdiğiniz yerin derdi, sizin de derdiniz olur.
İşte bizim Mersin’le olan bağımız tam olarak böyle bir bağ.
Güzel, güçlü ama yorgun bir şehir…
Aynı sorular dönüp duruyor kafamızda:
Mersin neden kendi gücünü ortaya koyamıyor?
Bu şehir için kim, ne yapıyor?
Konuşulan projeler ne kadar gerçek, ne kadarı hayal ürünü?
Yerel yönetimler neyi eksik yapıyor?
Sivil toplum neden etkisiz, sessiz ve kenarda?
Ve en önemlisi:
Mersinliler neden daha gür sesle konuşmuyor, konuşamıyor?
Bu sorular bizi düşündürdü, harekete geçirdi.
Çünkü biliyoruz ki:
Konuşmayan toplumlar suskunluğa mahkûmdur.
Görmezden gelenler, sonunda görmezden gelinir.
Ve biz, ne susmaya niyetliyiz ne de görmezden gelinmeye…
Gazeteci dostum Orçun Öztürk ile birlikte bu sorulara cevap aramak için yeni bir yolculuğa çıktık.
Bu yolculuğun adını da bilinçli koyduk: "Bakış Açısı."
Çünkü meseleye farklı açılardan bakmak istiyoruz.
Kutuplaşmaların, kişisel hesapların dışına çıkarak konuşmak istiyoruz.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmek için…
İlk programımızı çektik.
İçten, net ve samimi.
Her cümlemiz Mersin için…
Her sorumuz, daha iyi bir şehir için.
Evet, söylediklerimiz birilerini rahatsız edebilir.
Bazılarını konfor alanından çıkarabilir.
Ama bizim kimseyle kişisel bir meselemiz yok.
Bizim meselemiz kişiler değil, fikirler.
Çünkü artık birilerinin yüksek sesle sorması gerekiyor:
“Nereye gidiyoruz?”
“Daha iyisi neden olmuyor?”
Bakış Açısı, bir programdan fazlası…
Bu bir çağrı:
Görmeyene gösterme,
Duymayana hatırlatma,
Susana söz verme çağrısı.
Amacımız bağcıyı dövmek değil.
Ama artık üzüm yiyemiyorsak,
O bağın durumunu hep birlikte sorgulamak zorundayız.
Mersin, daha iyisini hak ediyor.
Ve biz bu iyinin peşindeyiz.
“Bakış Açısı”, sadece bir video serisi değil;
Bir farkındalık hareketi, bir çağrı, bir başlangıç.
Mersin konuşuldukça değişecek.
Suskunlukla değil, cesaretle…
Korkuyla değil, ortak akılla…
Ve biz, bu cesaretin bir parçası olmaya hazırız.
Şimdi söz sizde.
İzleyin, düşünün, sorgulayın…
Çünkü bu şehir hepimizin.