Toplu taşıma sistemleri; trafiği rahatlatmak, çevreyi korumak ve vatandaşlara daha ekonomik seyahat imkânı sunmak için var. Ancak ne yazık ki, bu sistemin önemli bir parçası olan şehir içi dolmuşlar, sağladıkları hizmetten çok yarattıkları sorunlarla gündeme geliyor.

Günün her saati, şehrin dört bir yanına yolcu taşıyan bu küçük araçlar, kimi zaman büyük sıkıntılara neden olabiliyor. Özellikle de hız, dikkatsizlik ve yolculara yönelik fevri tavırlar bu sıkıntıların başında geliyor.

Trafikte dolmuşların manevralarını izlemek, adeta bir aksiyon filmi izlemekle eşdeğer. Sinyal vermeden şerit değiştirmek, kırmızı ışıkta hız kesmeden geçmek ya da kaldırıma çıkacakmış gibi ani hareketlerle yolcu almak sıradan bir günün olağan manzaraları arasında. Bu hız tutkusu sadece kendi canlarını değil, diğer sürücüleri ve yayaları da ciddi şekilde tehlikeye atıyor.

Ancak belki de en rahatsız edici durum, yolculara karşı gösterilen fevri ve bazen kaba davranışlar. Durakta bekleyen yaşlı bir yolcuya homurdanarak kapıyı açmak, yolculuk esnasında yüksek sesle müzik dinlemek, üstüne üstlük yolcunun talebine karşılık vermemek... Bu tür örnekler, toplu taşımanın "toplum"la bağının ne kadar zayıfladığını gösteriyor.

Elbette her dolmuş şoförünü aynı kefeye koymak haksızlık olur. İşini saygıyla, dikkatle yapan, yolcusuna güler yüz gösteren birçok emekçi şoför var. Ancak sorun, bireysel değil, sistemsel. Denetim eksikliği, yaptırımların yetersizliği ve yolcu güvenliğinin ikinci planda kalması, bu olumsuz davranışların önünü açıyor.

Dolmuşlar, hız yarışı yapılan pistler değil, insan taşıyan hizmet araçlarıdır.

Ulaşım bir haksa, güvenli ulaşım da bir haktır.

Mutlu günler...