Ne bekliyorduk, gerçekten?
Yıllardır büyük organizasyonlar Mersin’in yanından bile geçmiyor.
Türkiye Kupası Finali — Gaziantep’te!
Türkiye–İspanya maçı — Konya’da!
Mersin? Yine yok!
Sadece birkaç turnuva...
O da göstermelik!
Ama neden?
Oysa elimizde kâğıt üstünde güçlü bir koz var: 25 bin kişilik bir stadyum!
Peki, ya gerisi?
Gidiş dert...
Dönüş daha büyük dert...
Saha içi sorun...
İnternet sorun...
Trafik sorun...
Otopark? Felaket!
Süper Lig maçlarında yaşananlar ortada.
Hatay–Galatasaray maçını hatırlayın!
İnsanlar 5–10 kilometre öteden yürümek zorunda kaldı.
Trafikte saatlerce kaldılar!
Stadyuma ulaşmak için çile çektiler!
Maç izlemeye değil, sabır sınavına gittiler!
Şimdi soruyorum:
Neden buraya organizasyon versinler?
İnsanları rezil etmek için mi?
Binlerce kişiye eziyet çektirmek için mi?
At gözlüğünüzü çıkarın.
Biraz gerçekçi bakın artık bu meseleye.
Laf olsun, torba dolsun diye boş boş konuşmayın.
Önce dönün bir Mersin Stadyumu’na bakın.
Gerçekten…
Burada olacak iş var, olmayacak iş var.
Ve şu an burada bu işler olmaz!
Ben burada TFF’yi de...
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nı da...
Anlıyorum!
Çünkü bu şartlarda, bu altyapıyla, bu ihmalle...
Mersin’e organizasyon vermek değil;
Risk almak!
İnsanları mağdur etmek!
Organizasyona ihanet etmektir!
Eğer Mersin gerçekten sahneye çıkmak istiyorsa;
Önce kendi evini düzene sokmalı!
Önce sorunlarını çözmeli!
Yoksa?
Daha çok dışarıda kalırız...
Ve hak ettiğimiz sahneyi, kendi ellerimizle itmiş oluruz..