Seçmen kararsız mı, umutsuz mu?
Umutsuz olduğu için mi kararsız yoksa kararsızlığına bir çözüm bulamadığı için mi?
Böyle bir paradoks içindeyiz.
Ya ondandır, ya bundandır…
Acaba bu sebepler hangisindendir.
Hangi denklemi kurarsanız kurun, bir defa seçmen kararsız, çünkü güvenmiyor.
Ne iktidara ne de muhalefete güvenmiyor.
***
“Kararsızım” diyenlerin aslında bir kararı var.
Bunu ya söylemek istemiyor ya da şuan için gizli tutuyor.
Siyasi kaygılar taşıyor.
Nereye doğru gittiğimizi görmek istiyor.
Bugün hangi partiye oy vereceğini kesin olarak bilen seçmende gerçek fikrini açıklamıyor.
O yüzden anketler tam olarak doğru sonuçları vermiyor.
Hele hele, anketlerde çıkan kararsızların partilere öylece dağıtılması işi iyice sulandırıyor.
***
Seçmen çok açık bir şekilde gelecek kaygısı taşıyor.
Genç seçmende, okul bitince ne olacak kaygısı…
Çalışan seçmende, ekonomik kaygılar…
Çalıştığı işte mutlu olmayanlarda, yeni işi bulamama kaygısı…
İşsiz bireylerde hala işsizlik kaygısı…
Üreticide üretememe, para kazanamama kaygısı…
Atanma bekleyenlerde, atanamama kaygısı…
Emeklide yetememe kaygısı…
Bir annenin, çocuğu ile ilgili kaygısı…
Yani herkesin kaygıları aslında ortak; ifade ediş şekilleri farklı.
Bu kaygıları giderecek olan, önce mevcut iktidardır.
Sonra somut şeyler ortaya koyması gereken muhalefettir.
Onun seçmen hem iktidara kızgın hem de muhalefete.
Çünkü şuan kimse mutlu değil.
Çünkü şuan kimse geçinemiyor.