Alevilikte zaman yoktur, hafıza vardır. Onun için 72 millete aynı nazardan bakan, dünyada tek ve biricik olmadığını bilme haliyle sabrederler ki, kutsal bildiği insan düştüğü çamurdan kalksın ve ancak birlikte var olabilsinler…
Böylesine insani değerler üzerine kurulu Alevi kurumlarına yönelik provokatif kalkışmalar yeniden kendini göstermeye başladı. Kendi inancına yönelik misyonerlik faaliyeti dahi yürütmeyen, bulunduğu toplumda sıfır tehditle yaşayan bir halka neden böyle davranırlar, akıl alır değil.
Bu duruma, tam da yeni bir göç çağının eşiğindeyken “dağdan gelip bağdakini kovmak”, desek yeridir.
Bakın muhteremler, belki unuttunuz ama pek çok yerden geldiniz, halen de gelmektesiniz. Burda bir yurt bulacağınızdan emindiniz, buldunuz da.
Size kucak açan Anadolu’nun nasıl bir yer olduğunu bilir misiniz, yani mayasında barış ve kardeşlik olan Aleviliği. İlk önce habis bir ur gibi ruhunu kemiren, kinden, düşmanlıktan arın; sevgiyi bil ve öylece kal.
Bak bir Anadolu Bilgesi Hacı Bektaş sana sesleniyor, dinle nasibini;
Sevgi muhabbeti kaynar ocağımızda
Bülbüller şevkle gelir, gül açar bağımızda
Hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda
Arslanlar ceylanlar dosttur kucağımızda
…
Ya Koca Yunus, nasıl da tamamlıyor hepimizi;
Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize
…
Yine Anadolu bilgelerinden Diyojen, dünyaya ağır gelen yük nedir sorusuna, “cahil bir insan” cevabını verir. Elbette cahile sözümüz yok, onlara ne desek eksik kalır.
Sözümüz, tüm farklılıklarına rağmen (bunca cahilliğe rağmen) bir karar üzeri birbirini kardeş bilenlere…
Kardeş olalım ve kalalım böylece…