Tarih : 23.07.2022
E-Mail : imzagazetesi@gmail.com
BU KENTE MUHTAÇSIN!
Anadolu'nun kıyısı, mezopotamya'nın komşusu narin şehrim Mersin.. Binlerce yıllık geçmişi bağrında saklayan, medeniyetler yaşatan, atalardan miras kentim. Taşı toprağı ayrı değerlidir, doğurduğunu doyurur. İnsanını da, ağacını da, hayvanını da.. Yeter ki yaşamasına mani olmaya kalkışmasın varoluşunda emeği olmayan kimseler. Sokağa dikilen elektrik aydınlatmasını tekmelemesin mesela yanından yürüyüp gidenler, ya da çöp konteynırını devirmeye çalışmasın sabahında hiç çöpünü bırakmamış gibi. Hayvan dostlarımıza konan mama kabını, su kabını kendi koymuş gibi hak görüp kaldırıp fırlatmasınlar ya da.. Bir asır yaşamamışken bu şehirde, havasını solumamışken ve sokaklarını adımlamamışken doyasıya yine bu şehre, suyuna toprağına, ağacına haksızlık etmesinler mesela. Biz gelip geçiciyken bu ahir dünyada, taş çatlasa 70 yıllık ömür biçilmişken varlığımıza bizden çok yaşama hakkı olan ağaca gözü gibi baksınlar mesela.. Kökleriyle toprağa sıkı sıkı sarılıp ömrünün her saniyesinde insan yaşatmak için var olan bir canı kurutmaya kalkışıp ciğerimizi sökmeye uğraşmasınlar mesela.. Hesap sormaz mı bu topraklar! Biz ne zaman unuttuk ataların kıssalarını? Kanuni’nin gözettiği karınca hakkını? Meyve ağacını çürüten karıncayı kovmaya dahi hüküm isteyen 7 iklimin Sultanı Süleyman’a, hocanın verdiği ibretlik cevabı, “-Yarın Hakk’ın divanına varınca, Süleyman’dan alır hakkını karınca...” Uzun lafın kısası, bizden önce yaşayan nice insanlar yaşatan, memleketin ciğeri toprağın asıl sahibi ağaç, biz yokken de burada olacak olandır, hakkı hepimizden sorulacak olandır...