Hani boyları uzundur kimilerinin.
Ama akılları cücüktür, cücedir.
İşte onların verdiği akıllara güvenerek kervan kurarsanız boşa oyalanırsınız, yolu şaşırır, hedefinizden uzaklaşırsınız.
Aynı durum; tüccar zihniyetli olup, kamu yöneticiliğine talip olanlar içinde geçerlidir.
Kafa değişti der, “kül yutmaz” edalarında havanızı basarsınız o tıkma akılları verenler sayesinde.
Güzel duygudur.
Ayakları yerden keser.
Kendinizi Nirvana’ya ulaşmış zannedersiniz.
İşin aslı, tıkma akıllara uyup şişen egonuzdan başka bir şey değildir.
Hele bir de egonuz şişmeye müsaitse verirler gazı, verirler gazı; yandı gülüm keten helva kıvamına getirirler sizi de haberiniz bile olmaz.
Siz kendinizi “Nirvana’ya uçuyorum” zannedersiniz de göründüğü gibi değildir her şey.
Gerçek dünya sizden uzaklaşıyordur aslında.
Bünye o “tüccar” kafasını reddetmektedir.
Boyu uzun, aklı cüce akıldaneler.
Kuzgun görünümlü karga kılavuzlar.
Siyaset sofrasının artığı danışmanlar.
Gaz yemeye müsait şişkin egonuz.
Tüm bunlar sizin elinizi, ayağınızı bağlayan handikapınızdır artık.
Attınız, attınız.
Kurtuldunuz, kurtuldunuz.
Yoksa;
Dimyat.
Pirinç.
Bulgur.
Bu üçgenin içinde çırpınırken bulursunuz kendinizi.
Çember’in dışındasınızdır artık.
Benden söylemesi.
Kolay gelsin gari.
**
Sevdiğim Laflar:
“HERKESE YORULDUĞU YERDE HAN YAPTIRMAZLAR!.."