Mersin, bina stoku bakımından oldukça doyuma ulaşmış bir kenttir.
Son yıllarda betona gömülen parada, en fazla payı alan Mersin, artık ihtiyacın üstündeki konut sayısı ile sıralamada üst sıralarda yer buluyor.
***
Artan inşaat maliyetleri, çimento, demir gibi ürünlerdeki anormal yükselişler bu sektöre darbe vursa da birileri uyumadı.
Bugün karşılığı olmayan ama bir zamanlar alınan yapı ruhsatları ile kentimize gökdelenler inşa edilmeye başlandı.
Yüksek binalar bu kentin ihtiyacı değildir.
Buna rağmen rant uyumaz, yolunu bulur.
Elbette rant her zaman kötü anlamda değildir.
Doğru bir projede rant olabilir.
Günümüzde bunu hiçbir zaman doğru anlamda kullanmadığımız için rant, bir çıkar, birilerine bir fayda sağlama olarak görülüyor.
***
Belediyeler izliyor…
Binalar yükseliyor.
Yönetmelikler uygulanmıyor…
Riskler göz ardı ediliyor.
Yatay mimarinin konuşulduğu bir ortamda, dikey ve yüksek mimari kimlerin eseri?
Milyonlarca liraya satılacak daireleri kimler alacak?
Belediye Başkanları bunu daha ne kadar izleyecek?
Kanunen yapacak bir şey yok mu?
Denize nazır, deprem riski her zaman olan bu kentin ihtiyacı gökdelenler mi?
Yüksek katlı bir binada yaşanan malum yangın felaketinin görüntüleri hala aklımızda.
O yangının sonuçları kamuoyu ile paylaşılmadı!
Böylesi bir olayın bile sonucu belirsizken, bu kenti daha ne gibi felaketler bekliyor?